BAAS-PERS-TÜRK Bakışıyla Sosyal Harita

CIRGA-YECÜC MECÜC- TÜRK EKSERİYETİ

DİYALEKTİĞİMİZ; BAAS-PERS CEDELLEŞMESİ VE TÜRK TEVLİFİ

Batı terminolojisindeki “diyalektik” kavramı İslam terminolojisinde usul-ü ilm kapsamında “cedel” olarak kavramsallaşmıştır. İki farklı fikrin mücadelesi arasında oluşturulan ülfet yanı kaynaşma, bireşim, kardeşlik ve uzlaşı anlamında ki “tevlif” kavramı ise batı terminolojisindeki “sentez” anlamına gelmektedir.

İslam Medeniyetinde bilgi örgütlenme diyalektiği BAAS bakışlı tezler ile PERS bakışlı antitezlerin çatışmasında TÜRK duruşu ile oluşturulan sentezler ile şekillenmiştir. BAAS-PERS çatışması İslam medeniyetini zinde tutan bir muharrik güç olmuştur. Bu iki bakışın rekabeti negatif anlamda yıkıcı sonuçlar doğurmakla beraber İslam Medeniyetinin kendini yenilemesi dinamizmini koruması adına pozitif yönünün olduğu da inkâr edilemez. BAAS tezleri ile PERS antitezleri çatışmasında TÜRK duruşu bir sentez olarak doğmuş ve ana gövde TÜRK DEĞERLER MANZUMESİ şeklinde kitleselleşerek global ölçekte ALATURKA MEDENİYET olarak uygulanabilirlik kazanmıştır. BAAS ve PERS iddiaları ise marjinalleşip kitleselleşme imkânı bulamamıştır.

BAAS-PERS tez ve antitezleri asimilasyoncu ve tektipleştirici bir paradigma üzerine kurguluyken, TÜRK bakışı uçlardaki bu marjinal duruşu merkeze çekerek çeşitlilikçi ve sentezci bir anlayış benimsemiştir. Dünde bu günde İslam Dünyasında Mezhep Çatışması yoktur BAAS- PERS çekişmesi vardır. Uçlarda BAAS-PERS kavgası merkezde ise TÜRK PARADİGMASI yer almıştır.

                BAAS duruşu tüm Müslümanları Araplaştırarak egemen ideoloji dışındaki tüm fikirleri yok etmek isteyen asimilasyoncu tezlerdir. PERS duruşu ise BAAS tezlerinin anti tezidir. Araplar da dahil tüm Müslümanları Pers değer kodları ve kültürüne uyarlayacak şekilde asimile edip karşıt egemen ideolojiyi herkese dayatmaktır. Bu iki uç asimilasyoncu duruşa karşı Merkez İslam kültürünü oluşturan ve çeşitliliğin barış içerisinde kendisi olarak özgür ve saygın yaşamasını, farklılıklarımız ile BÜYÜK BİZ olunmasını savunan ve çeşitliliğin değerlerinin entegrasyon ile oluşan ortak kültü gelenekselleştiren duruş ta TÜRK DURUŞUDUR. Bu duruş ta Nizamiye Medreselerinde şekillenmiştir.  Kaşgarlı Divan-ı Lügati Türk Kitabını yazdığı tarihlerde Selçuklu Nizamiye Medreseleri bünyesinde Türk Paradigması ile bilgi örgütleme sürecini başlatmıştı. Kaşgarlı Mahmud Tarih ve Coğrafya alanındaki çalışmalarını yürütürken İmam Gazali öncülüğünde Nizamiye Medreseleri de Gazali Diyalektiği ile tüm ilmi alanlarda eserler ortaya koymaya başlamıştı. Yani Türk Müktesebatının bir parçası olan Kaşgarlı Divanı esasen Türk Müktesebatının diğer kitaplarından bağımsız değildir.

Tarihi sürece bakarsak belli periyotlarda BAAS-PERS çatışmasının genişlemesi ile ana gövde İslam Ümmeti parçalanmış bu parçalanmışlıktan kurtulup ümmetin birleştirilmesi, marjinal fikirler ve radikal çıkışların törpülenip normalleşmenin tesisi ise İslami literatürdeki orta ümmet (اُمَّةً وَسَطًا) vasfını üstlenen Türk bakış ve duruşu ile gerçekleştirilerek kitleselleşip gelenek haline dönüşmüştür.

Orhun yazıtlarında yer alan manifesto, Eba Müslim El Horasani öncülüğünde Emevi BAAS aklını terbiye etmiş miladi 750 yılında Emeviler’in çöküp Abbasi Dönemi başlaması ile Türk Kimliği merkeze oturmuş İslam dünyasında Türk medeniyet değerleri kitleselleşmiştir. Türk kimliğinin üç asır sonra BAAS-PERS çatışması ile marjinal fikirler hortlamış. Asabiyetçi ve tektipleştirici farklı düşüncelere mensup farklı etnisitelere ait olan halkların ötekileştirilmesi ile Abbasi Halifeliği “tevaifül mülük” denen döneme girmiş. Ötekileştirilen herkes merkezden kopmuş ve İslam dünyası parçalanmıştır. İslam dünyasındaki bu parçalanmışlık başta Endülüs olmak üzere Balkanlar, Mezopotamya,Filistin, Keşmir,  Uyguristan ve Arakan Müslümanlarını Haçlı ve Budist saldırılarına karşı açık hedef haline getirmiştir. Bu parçalanmışlıktan çıkıp yeniden Müslüman halkları birleştirme girişimi kapsamında Kaşgarlı’nın da içinde yer aldığı TÜRK DURUŞU ile bilgi yeniden örgütlenmeye başlanmış halklar etnik aidiyetleri farklı görüşleri ile ayrıştırılmadan TÜRK ÜST KİMLİĞİ etrafında yeniden toparlanması yoluna gidilmiştir. Selçuklu ve Karahanlılar bu sürece önderlik etmiştir. Kaşgarlı Divanı bu döneme ait Türk Eserlerinin bir parçası olarak İslam müktesebatı içerisinde yerini almıştır.

MESUDİ- İBNİ HAVKAL-KAŞGARİ HARİTALARINDA TÜRK DÜNYASI

İslam Medeniyeti tarafından üretilen siyasi, içtimai, iktisadi, maddi ve manevi teorik ve pratik tüm bilgi bu diyalektik ile şekillenmiştir. İslam coğrafyacıları dahi bu bakışla konumlanmış. Fiziki evren tasavvuru ve beşeri dünya tasviri BAAS çizgisindeki Irak Okulu ve PERS çizgisindeki Belh ekolü olarak tasnif edilen iki ayrı bakışla gelişmiştir. İlk İslam Coğrafyacılarından Mesudi Irak ekolünde yer alırken İstahri’nin talebesi olan İbn-i Hevkal ise Belh ekolü içerisinde yer almıştır.  Kaşgarlı ise bu iki ekolü uzlaştırıcı ve doğal fiili durumu tasvir edici bir duruş sergilemiştir. Mesudi’nin Murûc ez-Zeheb ve Ma'âdin el-Cevâhir (مروج الذهب ومعادن الجوهر) "Altın Çayırlar ve Cevher Madenleri" coğrafi tarih kitabında verdiği harita ile İbni Havkal’in Sûret el-Arz (صورة الارض); "yeryüzünün sûreti" kitabında verdiği harita incelendiğinde de bu BAAS-PERS bakışı ile oluşan dünya tasavvuru da gözlemlenmektedir. BAAS-PERS duruşuyla hazırlanan haritalar üzerinden oluşturulan global konumlanmaya cevabi nitelikte TÜRK DURUŞU ile kaleme alınan Kaşgarlı Mahmud’un Divanı Lügati Türk kitabında verdiği haritada da bu diyalektiğe uygun sentez görülmektedir. 1078 de Kaşgarlı’nın tasvir ettiği sosyo-jeolojik dünya tarihe baktığımızda gördüğümüz Endülüs, Memlükler, Selçuklu, Altın Orda, Babür ve Sirivijaya medeniyetleri kapsayan merkezdeki merkezi değerler yani RUM-RUS-ÇİN-HİND uygarlık havzaları halklarının entegre değerler manzumesi olan Alaturka Medeniyettir.

İslam Medeniyeti’nin zirve dönemi âlimlerinden Mesudi hazretlerinin fiziki dünya tasavvuruna bakılırsa bu günkü dünya tasavvuru o dönemde şekillenmiş batı ortaçağ karanlığı yaşarken İslam coğrafyacıları dünya avuçlarının içinde gibi tanımakta ve bilmektedir.  Endülüs ve Mağrip Müslümanları Amerika kıtasına Sis Denizini  (Atlantik) aşılarak seyahat ve ticaret amaçlı gidip gelmektedirler. Mesudi haritasında güney batıda tek kara parçası şeklinde gösterilen güney ve kuzeyine “Arz-ul Mechule” ibaresi yazılan kıta Amerika Kıtasıdır. Zaten kitabında da buraya gidip gelindiği ile ilgili bilgiler aktarmaktadır. Öte yandan güney doğuda ise “Wakvakiye” olarak o dönem coğrafyacılarca birçok efsaneye konu edilen bu günkü Endonezya ve Filipin adaları ile Papua Yeni Gine,  Avustralya, Yeni Zelanda ve Melanezya , Mikronezya ve Polinezya grup adaları kastedilip 1900 adadan bahsedilmektedir. Mesudi haritasında bu kısımlarda yer almıştır.

Mesudi Haritasında Fiziki coğrafya bu günkü dünya kabulleri ile örtüşür durumdayken beşeri coğrafya ise bu gün dahi geçerli olan bir sosyal konumlanmayı göstermektedir.

Mesudi Haritasında batıda İber yarımadası için Endülüs, Endülüs ile İskandinavya arası Alafranga kök kültüre sahip batı Avrupa coğrafyası için “Arzul Franc” (ارض الفرنج), İskandinavya bölgesi ile İdil Nehrine kadar “Slaf” olarak yer almaktadır. Baltık ülkelerinin yer aldığı kısım ki; Kaşgarlı haritasında “Beldetün Nisa” (بلدة النسا) “Kadınlar Beldesi” olarak gösterilen yerler Mesudi haritasında “Nanos”  (نانوس ) olarak Latince adı ile yer almaktadır. İlginçtir o gün kadınlar beldesi olarak anılan bölgede bu gün de kadın nüfusu erkek nüfusundan fazladır.

TÜRK CIRGASI

Mesudi Haritasında Kuzey Batıda İdil nehrinin doğusundan Kuzey Doğuda Pasifik okyanusunda Japonya ve doğusu “ Cezayiri Sıla “ (جزاير سيلا ) “Sıla Adaları “ olarak gösterilerek Çin sınırına kadar kuzeyin tamamını kapsayacak şekilde  “CIRGA’yeti TÜRK” (جرجاية الترك) “Türk Jırgası”  ifadesi yer almıştır.  Bu ifade sosyal anlam içeren tek ifade olup güneye doğru o günkü Latince adıyla “oksin el Pontus” (اوکسین- البنطس) “Karadeniz” olarak gösterilen kısmın altından Anadolu’yu içine alıp o günkü Ak Deniz için ad olarak kullanılan Orta Deniz “El Bahrül Mütevassit” (البحر متوسط)’in güneyinde Afrika doğusunda Arap Yarımadası ve  Mezopotamya üzerinden  “Sind” ve “Qence” coğrafyası haritada yer almıştır. Güney Batıda Afrika’nın Kuzeyi Mağrib, Ortası Sudan olarak yer almış ayrıca Güney doğu Afrika da Victoria Gölü’nün bulunduğu Tanzanya, Uganda ve Kenya topraklarna denk gelen kısımda ise “Nil’in Menbaı” ifadesi yer almıştır. Arzı Mechule olarak gösterilen Amerika Kıtası ile Afrika arasında ki deniz “Bahr-ul Axzar” (البحر الاخضر) “Yeşil Deniz” olarak isimlendirilmiştir.  Habeş Denizi denen Hint okyanusuna Dünyanın Çekirdeği anlamında Lübbetül Arz (لبة الأرض) denmiş Sirilanka yada Tayvan Serendib (سرندیب) adıyla haritada yer almıştır.

                Cırga; İslami literatürdeki şura demektir. Modern terminolojide ise Konfederasyonlar Kurultayı  anlamında bir kelime olup bir çok ırsi yada iradi sosyal kesimin önderlerinin ortak kararı ile sorunların çözülmesi yahut bir pakt olarak ortak hareket edilmesini içeren bir siyasal örgütlenme modelidir. Bu gün uzak doğu Müslümanlarında “Loya Jırga” adı ile anılan Jırga Sistemi meri bir uygulamadır. Türk Cırgası Türk Birliği Kurultayı  anlamına gelmektedir.

Moğolca kökenli bir kelime olan ᠵᠡᠷᠭᠡ (jerge) iz sürme, rütbe anlamında bir etimolojik kökene sahiptir. Bu gün Manchu dilinde jergi, Çağatayca (جرکا, جرگه, جرڭا, جرْڭه, چرگه, چارگه) Azerice: cərgə, Kuzey Kürtçe: cêrge,  Macarca: sereg,  Lehçe: szereg,  Tuvanca: черге  ( çerge ),  Kumuk: жерге  ( jerge ) , ерге  ( yerge ),  Çuvaşça(Kıpçak): йԗрке  ( jĕrk̬e,  Kırgızca: жерге  ( jerge ), Güney Altay: јаргы  ( ǰargï ), Başkurtça: нирго  ( nirgə ), Tatarca: нирго  ( nirgä ),  Çuvaşça: нирке  ( nirk̬e ),  Doğu Mari: нерге  ( ńerge ),  Farsça: جرگه  ( jarge ),  Peştuca: جرګه  ( jarga(h) ),  Hintçe: जर्गा  ( jargā ),  Urduca: جرگہ,  Eski Doğu Slavcası( Türkçe aracılığıyla ): черга  ( čerga ), Ukraynaca: черга  ( čerha ),  Belarusça: чарга  ( čarha ) şeklinde aynı anlamda kullanılmaktadır.

Cirga-yit Türk: (Türk Konfederasyonları) miladi 9.yy’da Türkler tarafından uygulanan bir pakt kapsamında yürütülen siyasal sistem olup literatürde yaygın kullanılan bir kavramdır. Liderler topluluğundan oluşan karar organı anlamına gelir. Modern terminolojide ki konfederasyon kelimesinin çoğul anlamını kapsayan tekil bir kelimedir. Konfederasyon türü örgütlenmelerde konfederasyon önderlerinden oluşan bir siyasal ve ictimai örgütlenme modelidir. Konfederasyon önderleri Toy oluştururken Toy kararlarını temsilen bir araya gelen karar organları ise Cirga oluşturur.

İbni Havkal Haritası ise Mesudi’nin fiziki haritası beşeri harita şekline dönüştürülerek ayrıntılandırılmış ve o gün Persist duruşta olan halklar Mesudi Haritasında ki “Cırga’yeti Türk1 yazılan alanlara konumlandırılmıştır. BAAS-PERS kavgasında taraf olmayan hatta her iki tarafa da karşı duruş belirleyen Kuzey bölgesi halklarını “Nevahiyül Yecüc ve Mecüc “ (نواحی اليجوج وماجوج) “Yecüc Mecüc Nahiyeleri” gösteren ilk harita bu Pers Bakışı ile hazırlanan haritadır.

BAAS-PERS KAVGASININ TARİHİ

BAAS-PERS bakışını hiç şüphesiz iki haritada yer alan iki ibareye dayandırmak doğru değildir. Her iki İslam coğrafyacısının kitaplarını incelediğimizde görmekteyiz ki haritalara yansıyan bu bakış kitapların içerisinde de yaygın olarak yer almıştır. Türk duruşu belirleyip İla-yi  Kelimetullah ve Nizam-ı Alem için ta 800’lü yıllardan beri batıda Endülüs coğrafyasında Kosova, Makedonya Balkanlardan Anadolu ve kuzeyde desti Kıpçak coğrafyasında küfür ile mücadele ederken iç çatışmalarda her iki bakışı da dışlayan Türk merkez değerlerine mensup halklar ana gövde kitleyi oluşturmasına rağmen BAAS ve PERS duruşundaki elitist marjinal kesim tarafından aşağılanmakta tahkir edilmektedir. Tufan sonrası insanlığın dünyaya yayıldığı genel kabulünden hareketle o günkü tarih felsefesinde nesebe bağlı etnisiteci bir duruş egemen bilgi üreten BAAS ve PERS tezleri kendi taraftarlarını aynı akrabalık bağlarına dayandırarak paktlarını genişletmek için Hz Nuh oğulları ve torunları üzeriden insanlığı nesebine göre tasnif yapmaktadırlar. Hatta BAAS aklı Pers müstemlekesi olarak konumlandırılan Yemenlileri Araplar ile aynı soya dayandırırken şiddetle karşı çıkan Belh ekolu tarihçileri “duydum ki bir köpek Himyeriler Arap diye havlamış” şeklinde çok ağır bir dil kullanmıştır. PERS duruşundaki İslam tarihçileri ise bu günkü Mezopotamya Halklarını kendi paktlarına çekmek için Nebatiler’in Pers olduğunu Hz Nuh torunları üzerinden iddia etmektedir.

Kaşgarlı Mahmud ALATURKA MEDENİYET’ değerlerini tanıtmak adına büyük bir emek vererek kaleme aldığı Divanı Lügati Türk ansiklopedik bir sözlük şeklindedir. BAAS ve PERS çizgisine kaymamış ana gövdeyi oluşturan Müslüman etnisitelerin tamamı TÜRK olarak ele alınmış. Hz Nuh Oğlu Yafes soyundan gelen halklar olarak tanımlanmıştır. Böylece BAAS ve PERS çizgisinde Hz Nuh Torunları üzerinden pakt kurmaya çalışan aklı diskalifiye edip Hz Nuh Oğlunda kitleleri buluşturmuş ve paktlaşmadaki temel paradigmayı çökertmiştir. Ayrıntıya inildiğinde ise Sünni Gazneliler ve Şii Büveyhiler’in temsil ettiği Persist çizgiyi yok sayıp onları Farisilerin Tat’ları diye dışlayarak TÜRK halklarını Mesudi Haritasını  İbni Havkalan’ın aksine Türk duruşu ile ayrıntılandırarak yerleştirmiştir. Mesudi Haritasında Türk Jırgası olarak gösterilen alanlar ise Kaşgarlı Haritasında “Ennasu Ekserün Mine et Türk”  (الناس كثير من الترك) “Toplumun Ekseriyeti Türk’tendir” ifadesi ile gösterilmiştir.

İbn-i Havkal Haritasında kuzeyde gösterilen Yecüc ve Mecüc halklarını ise Kaşgarlı Mahmud Güney Doğu da Pasifik okyanusundaki Pigmeler olarak belirtip Türkleri aşağılamak amacıyla Yecüc ve Mecüc’e benzeten BAAS ve PERS aklını reddetmiştir.

İslam Dünyasında MEZHEP ÇATIŞMASI yok BAAS-PERS KAVGASI var.

Sünni Samaniler öncülüğünde başlatılan PERSİZM hareketi Arap karşıtlığı tezlerinde öylesine uçlara savrulmuş ki Arapça yerine Farsçanın öncülenip, Pers merzubanları İslam ülemasına tercih edilir olmuştu. Pers kahramanları sahabeye öncülenmiş, Pers şahları Halifelerde üstün sayılmış, Pers kültürü sanatı estetiği müziği folklorunun Araplardan üstün olduğu imajını pekiştirici Rudeki’nin hazırlayıp tamamlayamadığı şah nameler yine Sünni olan Gazneliler tarafından Firdevs’i öncülüğünde yüceltilmekte ayrıca İran-Turan ayrımı ile İran medeni Turan bedevi imgeleri ile Türkler aşağılanmakta Persler yüceltilmekteydi.

Öte yandan BAAS çizgisinde Şii Fatimiler Bağdat’ı ele geçiren yine Şii olan Büveyhiler’e karşı İfrikiye de bağımsızlığını ilan etmiş Şii PERS çizgisindeki Büveyhiler ile Şii BAAS çizgisindeki Fatimiler BAAS-PERS çatışmasında iki farklı kutuptadır. Bu mezhep çatışması ile izah edilemez. Hatta PERS çizgisindeki Şii Büveyhiler Persist akıl ile şahin şahlık müessesesini imamet olarak itikatlaştırırken, BASS çizgisindeki Şii Fatimiler imamet anlayışı yerine hilafet anlayışını tercihle kendilerini halife ilan etmiştir. Ezberlerimizi bozup İslam dünyasındaki çatışmaların asıl kökenine, kök kültürüne inmek zorundayız.

Samanileri yıkan Karahanlı Emirliğinde yaşayan Kaşgarlı, TÜRK çizgisinde bir bilgi örgütlemesini Karahanlı devlet desteği ile yürütmekteydi. Karahanlılar’la aynı zamanda yaşayan ve komşuları olan Samanilerin devamı konumundaki Sünni çizgideki Gazneliler ile Selçuklu Devletiyle komşu olan Şii çizgideki Buveyhiler  PERS çizgisinde aynı paktta ter almaktadır. Türk Paktını kurup Oğuz Birliğini tesis eden Selçuklu medeniyeti de Kayı halklarından olan Karahanlılar gibi Türk Duruşunda bu BAAS-PERS kavgasına son vermek, İla-yi Kelimetullah ve Nizamı Alem ülküsü ile insanlığı huzura kavuşturmak adına aynı tarihlerde harekete geçmiştir.

Selçuklular Hilafet merkezini işgal eden Büveyhileri yıkarak Hilafet müessesesini özgürleştirmiş ve merkezde normalleşmeyi tesis ettikten sonra Kızıl Elması olan Konstantiniye üzerine harekete geçmişti. İznik başkentli Rum Sultanlığı kurulmuş Anadolu halkları özgürleştirilmişti.  İla-yi  Kelimetullah adına Nizam-ı Alem ülküsü ile Rum Uygarlık havzasını özgürleştirmeyi Kızıl Elma edinen Oğuz Türk Birliği’ne Kosova, Mekadonya ve Balkanlardaki halklar da katılmış  Oğuz Cırgası içersinde yer almıştır. Özellikle "Tevaifül Mülük” dönemi Endülüs İslam coğrafyasında Muvahhitler ile Kosova, Kafkasya Anadolu ve Mezopotamya birliği Oğuz Cırgası tarafından sağlandıktan sonra Endülüs’te Muvahhitler ile harekete geçilmiş tir.

Kuzeyde Peçenek Türkleri de aynı ülkü kapsamında Kuzey Türklerinin oluşturduğu bir birliktir. Bu birlikte yer almayan Kimek ve Bismil Türkleri ise profesyonel savaşçılar olup Mezopotamya ve Kuzey Afrika bölgesinde etkin rol oynamışlardır. Doğu Türkleri ise Çin uygarlık havzasında ticari ve siyasi alanlarda etkin olmuş hatta bu gün hala Çin’deki 56 etnisite içerisinde yer alan Salurlar oğuz birliğine dâhil olmuş halklardandır. Güney Türkleri ise non political bir duruş ile Srivijaya deniz hakimiyeti kapsamında Hint Okyanusunda ticaret üssü fonksiyonunda örgütlenmiştir.

BAAS-PERS Kavgasını bu güne uyarlayarak anlamaya çalışırsak Suriye örnekliği bu günde ayn ı bakışın kavga arenası olmuş ve yine bu gün Suriyede huzur ve birliğin merkez değeri olarak ALATURKA MÜSLÜMANLIK devreye girmiştir. Daiş veya El Kaide bir sünni oluşum değil Haştişabi ve Şebiha da bir Şii oluşum değildir. İkisi arasındaki çatışma da bir mezhep çatışması değildir. "BAAS-PERS Kavgası"dır Biri BAAS diğeri PERS oluşumudur. Malzlum Halklara kan ve göz yaşı dışında hiçbirşey sunmayan pratikte karşılığı dahi olmayan Yezid diye mazlum Süriye halkına ölüm kusan ırzlara tasallud eden yurtlarından insanlarımızı çıkaran YEZDİCERDçi  İran vassalı Şebiha ve Haşti Şabi Teröristlerinin CAFERİ MEZHEBİ ile amil Tebrizli, İsfahanlı, Bakül'lü ALİ ŞİASI müslüman kardeşlerimizle bir ilişkisi yoktur. Hürmüzün ülküsü adına 4 başkenti ele geçirmeye çalışan Hz Hüseyinin değil Hürmüzün ülküsü adına persist söylemler ile yıllardır kan akıtıldı. Bu gün Hamdolsun TÜRK AKLI Suriye ye egemen oldu. Tüm Çeşitliliği ile Suryani-Kıpti-Yahudi-Ermeni ve tabiki Nuseyri ve de Suriye de çok az sayıda olsa da Mecüsi kimliklere ait medeniyetimizin tüm çocuklarını bağrına basan bütün Suriyelileri toparlayan inşallah Mezopotamya Anadolu Birliğine dönüşerek fevc fevc dünyaya yayılacak olan TÜRK DURUŞU global ölçekte harekete geçti. Maveraün Nehir ile Maveraül Bahri buluşturacak oluşumlarda TÜRK SOY kapsamında başlatıldı. Rabbum insanlığı huzur ve sükuna erdirecek bu ALATURKA MÜSLÜMANLIK bünyesinde yer alıp tüm yaşam ayrıntısını ferdi yaşam standartarı statüsünde Fıkha dönüştürüp ulus ötesi uygulanabilirlik kazandırmayı bizlere nasip etsin.

Kaşgarlı haritasında isimleri sayılan halkları bu tarihi bekraunt ile inceleyip bu günkü konumlanma ile örtüştürerek bir gelecek projeksiyonu oluşturabiliriz.

Dip Not:

1—Türkiye de unutulan ve gerek akademyamız gerek yazılı görsel medyamızda   yer almayan Cırga Sistemi’ni gündemimize taşıyıp Akademya ve Medyamızda farkındalık oluşturmak ve araştırmacılarımızdan destek bekleme adına

https://www.tribalanalysiscenter.com/PDF-TAC/Jirga%20System%20in%20Tribal%20Life.pdf

2—CIRGA kelimesinin etimolojisi ile ilgili bilgi

https://en.wiktionary.org/wiki/%E1%A0%B5%E1%A0%A1%E1%A0%B7%E1%A0%AD%E1%A0%A1

3- Kolomb Öncesi Müslümanların Amerika kıtasına gidip geldikleri ile ilgili bakış

https://islam.fandom.com/wiki/Pre-Columbian_Islamic-Americas_contact_theories#cite_ref-Hamidullah_3-0