AÇ BİR PARANTEZ;( SOFT POWER HAREKETİ TASAVVUF

“ALATURKA VAHDET VE PERS İFRİTLİĞİ…”

ANTİ PARANTEZ; TİCARET İLE UĞRAŞMAYAN TARİKAT KATOLİKTİR

 

Şura bak ya!

Tarikat ticaret ile uğraşmazmıştamışimişmış.

• Kim diyor bunu?
• MASONLAR
• Hadi canım sende… ciddimisin?

Modernizm dininin bir tarikatı olarak örgütlenen mason tarikatlarının bulunduğu her şehirde tüm na-müritleri (iradesiz üyeleri)  ticaretle uğraşır.

Müslüman tarikatlar ticaret ile uğraşmaz manipülasyonu (hilekar yönlendirme)  ile bizim bir maarif teşkilatı, sanat icracısı, ticaret üssü ve meslek edindirme teşekkülü olarak örgütlediğimiz Tarikat Müessesemizin içini boşatıp bildiğin Katolik Hıristiyan Tarikatına çevirmek istiyorlar. Ticaret ile uğraşmayan, Keşiş yetiştiren, parazit üreten tarikat İslam tarikatı değildir.

İslam Tarikat Müessesesi; Ashab-ı Suffa-Fütüvet Müessesesi-Axilik (akmak, sızmak) Teşkilatı ile müteselsil “yamak”,” çırak”, “kalfa”, “usta” ve tabi iki “tüccar” müritler yetiştiren bir müessesedir. Eğer bir tarikat marifet ile ticaret ile sanat ile zanaat ile iştigal etmiyor da lak lak üretiyorsa o tarikat Müslüman değildir. Katioiktir. Keşiş yetiştirir. Softa yetiştirir. Parazit üreten bataklık olur.

Bil vesile Menzil Tarikatımızın müritlerini ayakta alkışlıyorum.

Kendileri ile iftihar ediyorum. Evet! Kaynak yönetiminde bir sorun var. Şeffaflık, yerindelik ve hesap verebilirlik ilkeleri ihlal edilmiş. Bu mahkemenin meselesi.  Ama şu vakara bak.

Müslüman bu işte.

Tüm müritler eylemde. “Ümmetin parası miras olamaz.” Sloganları arşı titretiyor. Tüm Müslümanlar sizinle iftihar ediyor.

Niye mi?

Hangi Parti üyesi genel merkez önünde toplanıp hesap ver diye eylem yapabilir.

Hangi Sendika üyesi sendika başkanlığı önünde toplanıp hesap ver diyebilir.

Hangi kulüp üyesi veya taraftarı kulüp başkanını ve yöneticilerini protesto için “iç ettiğin paralar nerde” diye sokaklara dökülebilir.

Hangi Dernek üyeleri yönetimine ver kuruşun hesabını diye hesap sorabilir.

Mürid; iradesi olandır. Hür iadesi ile Şeyhine intisap eder. İradesine aykırı bir şey görürse ortalığı yıkar.

Üye iradesizdir. Na-Mürittir. Sesini çıkarmadan bile aciz, biçaredir.

Mürit her şeydir. Heptir. Üye bir şey değildir. Hiçtir.

İSLAM TARİKAT MÜESSESESİ onurunu koruduğu için Menzil Tarikatını ticarete devam kararlığında olmaları kaydıyla ve ticari faaliyetleri daha da genişleterek yamak-çırak-kalfa-usta ve tacir müritlerini aynı virt ile bir araya getirmeleri, dünyanın her yerinde müntesip bulmaları temennisi ile bir Müslüman tarikat olarak içselleştiriyor, gurur duyuyorum. O pak yolunuz hatalardan arî olarak daim olsun.  Bölünseniz bile, dal budak saçın. Birbirinizle rekabetiniz Güneydoğu Asya da, Güney Afrika da sizi de ceddiniz gibi müntesipler ile sevaba gark etsin. O nitelikli eylemleriniz Salih Amel.  Sloganlarınız zikir kıymetinde. Salih amellerinizi Allah kabul etsin.

Ön Not:

TARİKAT; Alaturka bir örgütlenme modelidir. Modernde ki karşılığı Dernektir.  Sendikadır. Kulüptür.

Mezhebin muadili ise; Hiziptir. Partidir.

Menzil tarikatına müntesip değilim. Örnek modeli köyü rol modeli ninesi olan bir arayışım. Yani tarikat dokuşturmuyorum. Ninemin ALATURKA müessesesini sosyetenin ALAFRANGA kurumları ile karşılaştırıyorum. 

Alafranga cici Alaturka tu kaka demiyorum.

Bırak parti, kulüp, sendika başkanlıklarını göçmen kuşları sevenler derneğinin başkanlığı için kırk türlü ayak oyunu çevriliyor görmeyeceğiz, dünyada karşılığı olan bir tarikatın şeyhini belirlemedeki edepli arayışı aşağılayacaksınız susacağız öylemi?

NAMUSumuzu sorgulayanların, kimin “MANUS’u” kimin  “patria potestas’ı”  olduğunu artık biliyoruz.

Buyurun! Muadilleri mukayese edelim.

                 GELENEK ADINA MODERNE “HODRİ MEYDAN” diyoruz.

İslam tarikatı; Cizvitist ve Masonik FETÖ gibi bir yer altı örgütlenmesi, bir merdiven altı oluşum değildir. Alafranga örgütlenmedeki Odalar, Dernekler, Akademya fonksiyonunda ALATURKA örgütlenen şeffaf bir örgütlenme modelidir. Hayatın tüm ayrıntısında vardır. Ve her alanda olmalıdır.

O kadar.

ALATURKA SOFT POWER; TASAVVUF

             Tasavvuf; Ferdin arınma talebine cevaben teşekkül eden tarikatlar oluşturan bir toplumsal taleptir. Tarikat; bu toplumsal talebe ferdi hazırlayan yol yöntemdir. Mürid; hür iradesi ile sofi olup arınma muradına sürdürülebilirlik kazandıran bir tarikat şeyhine intisab edip o tarikata mensubiyet kazanan kişidir. Sofi; Mensubu olduğu şeyhin çizgisinde tüm yaşam ayrıntısında sürekli arınma hali üzere olandır. 

Zerdüşt de, Hindu da, Butist de,  Konfiçyüsist de arınma aramıştır. Dahası bir haremi çetesi olarak bir araya gelenler, çaldıklarını paylaşmada bile arınmışlık aramaya mahkûmdur. Arınma yani safiyet yani tasavvuf cemiyet olmaya mahkûm olan insan doğasının fıtri talebidir. İslam tasavvufu bu fıtri talebi karşılarken ne Hint’den ne, Zerdüşt ten ve nede Budist’ten etkilenmemiştir. Hatta İslam öncesi cahiliye toplumunun dahi talebi üzere var olan Ben-ü Suffa olarak anılan Mekke toplumundaki uygulamadan dahi etkilenmemiştir.

İSLAM TASAVVUFU MİSTİZİM DEĞİLDİR. İslam Tasavvufu; Şeriat kapısı, Tarikat kapısı, Marifet kapısı,Hakikat kapısı sofisi olmaktır. Saftiriklik değil, safları doğru tutarak saflar halinde saaaf saf olup safileşmektir.  Spirtualist içgörü, giz, gizem mitsizim değildir. Aklanarak Arınmışlıktır.

                İslam Tasavvufu her tarikatın “seyri sülükünde” Mürşitler Slsilesi takip edilirse görülmektedirki bi-n nihaye bizzat ve bil fiil Hz Muhammet Mustafa dan etkilenmiştir. İslami Tarikatların sofileri sadece ve sadece Allah Resulü Ahmedi Mahmudu Muhammed Mustafa (sav)’yı örnek almış Mustafa Sofileri olmuştur.

1-RESULULLAH’IN SOFİLERİ; ASHABI SUFFA

                İslam elitist bir ideoloji değildir. Seçkinci bir kesimin üstenci bir bakışla kurum dizayn edip tüzük ihdas ederek, şu şunu yapmalıdan, şu şöyle olmalıya değin hayatı birkaç elitisttin kurguladığı şekle dönüştürme, teoremlerine kitleleri tapındıran katı uluhiyetçilik değildir. Müslümanlık; Ferdi arınma (Allah dışında ne ki insanı dizayn edip şekillendiriyorsa onları red) ile ferdin özgürleşip Allahilelikle saflaşma sürecinin elastiki olarak toplumsallaşmasıdır. Elitistlerin teorisi değil kitlelerin pratiğidir. Tavan diktesi değil taban diyalektiğidir.

                Allah Resulü, yüzlerce kurumu amblemize eden binlerce logoya köleleşmiş,  benliği ve ruhu hatta eylemleri bile o putlarla özdeşleşmiş kaos ve sürekli çatışma halindeki bir dünyada Xatem-ül Enbiya sıfatıyla insanlığa; öykündüğüm, özendiğim tabi olup huzur bulacağım aradığım “O” diye “yönelinilecek  tek O”  Allah de kurtul (قولوا لا اله إلا الله تفلحوان) "Allah'tan başka ilah yok deyin Kurtulun" çağrısı yapınca en doğudan en batıya, en kuzeyden en güneye tüm dünyada her ırs-i ve irad-i çeşitlilikten insanlar çok kısa sürede “tamam” dedi. Bu çağrıya aradığım tam bu deyü koştu. Tüccarından işsizine, zengininden fakirine, kadınından erkeğine, yaşlısından çocuğuna, medenisinden bedevisine her kesimden her seviyede insan bu çağrıya lebbeyk diye koştu. Kim nerde ne ise o olarak ben Müslüman’ım deyip vahyin mesajına yaşamını uyarladı. İşsiz, fakir, biçare güçsüz insanlar da Resul etrafında toplandı. Resul bağrına bastı Ashab-ı Suffa oldular. Tasavvuf doğdu.

Resulün SOFULARI; Ashab-ı Suffa;

                Yiyecek azığı, yatacak yeri, giyinecek elbisesi olmayan sırtına giyindiği yünden (yırtık, sökük,yapalı) sırtındaki elbisesi dışında sıfırı tüketmiş, herkesin kıl olduğu saç baş dağınık kıllı, kıl tiplerde koştu Resule. Ebu Hureyre (ra) gibi bu gün hala birilerini kıl eden, hala onun adını duyunca kıllananlara inat, ben bu tipleri ne yapayım deyip tiksinmedi, bağrına basmaktan yüksünmedi Mürşid-i Kamil Allah Rasulü. Çünkü o ezik değildi. Ezilenlerin dayanağıydı.  Dünyaya tepeden bakıyor, olaylara tepeden baktı. Gördü ki; kıldan yünden gerekçeler ile bu insanlar bitik olmuş ya da bitirim. Topladı etrafında o kutlu çağrıya koşan herkesi. Kıl tipleri de bastı bağrına. Nebevi Secdegahına (Mescidi Nebevi) aldı onları, çevreyi merkeze taşıdı. İşte o gün merkez çevre oldu. İşte o gün İslam kitleselleşti. Zira bu gün hala birileri kıl olsada Ebu Hureyre anlatıları ile dünyanın her yerinden her tipten insanlar fevc fevc islama koşuyor. Merkez değerler kitleselleşiyor. Ebu Hureyre ile...  Sûfetü'l-kafâ (dağınık uzun saçlı) Softan (kıldan-yünden elbise)  giyen sofilerine Mescidi Nebevi’ye bitişik müctemilat sofa (الصفّة) inşa etti. Müşrik atalarının yozlaştırdığı "Benu's-sûfe" gibi bir adanmışlığa salıvermedi. Terk etmedi yozlaşmışlığa adanmışları. Tebliğ etti, tedris ettirdi. Suffa’sını medrese etti. Okuma yazma dersi verdirtti. "Safı Evvel" ön saftakiler olarak mescidinde yer verdi sofisine. Arındı, aklandı, saflaştı Mürşidi Kâmili Resul olan sofi.

                Maişetini temin için meslek edindi. Hayvan gütmede ihtisası olan,  insan sevk ve idarede insanlığa rol model Allah resulünden çobanlık mesleği edindi. Oduncu oldu. Zürrea oldu. Ekti, biçti, topladı, işledi sattı. Mala, mülke, makama, mevkie, şöhrete, şehvete güldü geçti fani şeyler bunlar dedi. Fena makamına erdi Resulün Sofisi Nebevi öğretiler ile.   

                Çöl bitkisi "sufâne", "الصوفان" ile karnını doyurdu. Hayvanları otlattı, kendileri süffane yedi. Kuru yaprak ve tohumların tıbbi aromatik bitki özelliklerini keşfetti, kanı toksinlerden arındırdı, biyolojik arınmada tabip oldu, sosyolojik arınmada sofi olan. Yetinmeyi öğrendi. Evet, belki “ehli suffa” gibi kendini halka hizmete adadı ama softa olmadı hekim gibi tahkik etti Resulün Sofisi, ilaç yaptı, Eczacı oldu. Yunanlıların hakim, hekim,filozof anlamındaki sofia dediklerini geride bırakıp, Dünyaya yayıldı, alim oldu ilim öğretti, müderris oldu ders verdi, hakim oldu hükmetti, Vali oldu vilayet eyalet yönetti, kumandan oldu meydan savaşı kazandı,  elçilik yaptı diplomasi yürüttü, tüccar oldu ticareti canlandırdı. Bi’rimaûne günü  soft power olarak görevlendirdiği 70 sofi sayfler (kılıç) altında can vererek şehit  oldu. Resulün Sofileri etimolojik anlamıyla değişik manalara gelen “Saf “ tan Tasavvuf oldu. Epistemolojik anlamıyla Yumuşak Güç olarak örgütlendi, Tarikatlar ile SOFT POWER oldu. Gönüller Fetheden Fütüvet olarak  Müesseseleşti.

https://islamansiklopedisi.org.tr/sufi

 

2-ARAP SOFİLER; FÜTÜVET MÜESSESESİ

                Allah Resulü’nün ahrete irtihali ile Müslümanlar Resulün bizzat olmayacağı yarına nasıl hazırlanmalı sorunsalı ile muhatap oldular. Daha Resul’ün naşı mübareği defnedilmezden evvel hayatın olağan akışının gereği olarak her insanın, her örgütlü yapının yapması gerekeni yapıp kaosu ortadan kaldırmak için kendilerine Resul’ün Halefi olacak bir kamusal otorite belirlediler.

                Ebubekr, Ömer, Osman, Ali (radyallahu anhum) hem kamusal önderlik hem de sivil temsiliyeti bi hakkın icra etti. Devri saadet Müslümanları, Allah Resulü’nün çekirdek kadrosu dönemin süper iki gücünü baş kentlerine dek dize getirdi. Pers çöktü, Bizans İstanbul Surlarının arkasına hapsedildi.  Maveraün Nehir ile Maveraül Bahir arasında Mezopotamya  payitaht oldu.

                Vakta ki Pers Fitnesi, Ajan Provokatör Hürmüzân’ın ayak oyunlarıyla tetikçilik yapan Ebu Lü'lü Furuzan eliyle Müslümanların “kamu otoritesi saptama” şekline yani kamu otoritelerinin bağrına "PERSÇİLİK" hançer olarak saplandı. Hz Ömer'in şehadeti ile İslam toplumu şok yaşadı.  Fürüzan kendisini gebertti, Hürmüzan gebertildi ama Ömer b. Ubeydullah yargısız infaza kalkışarak YEZDİCERT kızının evini basmıştı. Bu ev artık şahın şah Yezdicerd sarayı değil Hz Ali (ra)’ın hanesi, İmam Hüseyin (ra) haremiydi.

                İlginçtir. Müslüman olduktan sonra Urfût adını kullanan Pers Ajanı Hürmüzan’ın seçtiği bu ad  iyi analiz edilmeli. Bu ad bu ajanı deşifre ediyor. Urfût kim? Bunu Perslerin ciğerini okuyan, en sinsi taktiklerini bilen bizim Zazalar ve Kürtler masalları ile bu güne taşımışlar.

                Urfût; kızıl başlı yedi kollu yedi kafalı bir dev ve Mîrza Mihemed evinde saklanmaktadır. Mîrza Mihemed; Hz Ali.  Ve Mirza Mehmedin evi ise “Ehli Beyt”  ve o 7 kızıl başlı dev Pers Fitnesidir. Pers İfritliğidir. Pers ifritliğinin ne olduğunu şu Kürtçe makalede görebiliriz.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2360282

 

لا فتى الا على لا سيف الا ذوالفقار

”Ali’den başka YİĞİT yok. Zülfikar’dan başka KILIÇ yok”

                Dürüstlüğün ve Yiğitliğin sembolü Hz Ali’nin gelinine silah doğrultulmuştu. Hatta evine gidip gelen ve asla iki yüzlü davranacağına ve bir pers ajanı olarak kamufle olup paralel örgütlenme için ehli beyt’i üs seçeceğine ihtimal dahi vermediği Hürmüzan’ın masum olduğunu düşünerek, hanesini basan gelinine silah doğrultan Ubeydullah b. Ömer’e kısas uygulanmasını şeriatın gereği olarak talep etti.

                Adalet timsali Müminlerin Emiri Hz. Ömer vahşi bir komplo ile şehit edilmiş. Ve Müminler.... Halifelerinin oğluna da ölüm cezası talep ediliyor. Kitle olarak Müslümanlar ayaklanıyor. Ne yani Ömer’in katillerini koruyup oğlunu da mı öldüreceksiniz furyasının arşa yükseldiği toplumsal infial olan bir konjonktürde Hz Osman Halife oluyor. Kendisi dahi Şeriat gereği Übeydullah b. Ömer’in yargısız infaza kalkıştığından kısas cezasına çarptırılması gerektiği kanaatinde. Ancak bu psiko-politik sosyal ortamda Hz Osman kendi kanaati tersine bir kararı uygulayıp diyetini kendisi ödemek kaydıyla Hz Ömer Oğlu Übeydullah’ı affeder.  Ve …

                …şii-sünni çatışması.  

Öğlemi?

                Hayır, bu Pers Fitnesidir. Pers İfritliği.

 İfrid ne? Dünya halkları Hz Ömer’e komployu organize eden Pers Generalı Urfût’i  ifrid olarak tanır.  Kürt ve Zazalar’ın Sasani kültürüne aşınalığı ile Urfût  dediği ifridi şuradan ayrıntılı okuyabiliriz.

 

https://islamansiklopedisi.org.tr/ifrit

 

                Dişe diş medyan savaşında Pers Ordusunu tarihe gömen Müslümanlar kaypak ayak oyunları ile ajan provakatör Pers generali Hürmüzan’ın komplosuna Pak-i Ehli Beyt’inde mağlup oldu. Pers İfridi Hz Al’nin evinde saklandı. Ehli Beyt'i Persizm üs olark seçti.

Tayeb El-Hibri’nin ve William Muir’in aşağıdaki kitaplarında dip not olarak verdiği kaynaklara bakılabilir.

 

https://books.google.com.tr/books?id=ouwL4dGrTN8C&pg=PA108&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false

https://books.google.com.tr/books?id=DYx7LB3k7tIC&redir_esc=y

 

                Bizans entrikaları ile başa çıkacak bir casusluk örgütüne sahip olan, o gün 500 yıllık devlet geleneğinden gelen Perslerin son kalesi düşene kadar direnen bir generalini saftirik bir bakışla 5 dk önce savaşırken 5 dk sonra hidayete erdi diye kabullenmek o gün devlet geleneği olmayan arap toplumu için anlaşılabilir bir şey olabilir ama bu gün bunu kabullenmek  insan aklı ile alay etmektir.

Müslüman dünyasını şok eden ve bu gün hala pers fitnesi üzerinden İslam aleminin ayrışması anlamına gelen Hz Ömer’in Şehadeti planlı bir Pers Operasyonudur.  HÜRMÜZAN bu suikast sonrası Müslümanların başkentini ele geçirip kazanılmış bir savaşı mağlup persler adına kökten halledip iİslam'ın Zaferini çalma acem kurnazlığı taktiği ile bu suikastı düzenleyen Pers istihbarat ajanı olan hürmüzanın nihayi hedefidir. Müslümanların payitahtında bir kaos çıkaracak ve bu kaosta tıpkı Pers Şahlarına yaptıklarını yapıp payi tahtı elegeçirecekler. Hele Müslüman olması ile ilgili anlatılan; bir kase su isteyip onu içesiye eman isteyip acem kurnazlığı ile çöle suyu serpip artık ölüm korkusu ile değil inanarak Müslüman oldum diye Halife Ömer yanında paralel devlet örgütlenmesi yürütme adına sızması ve özellikle Hz Hüseyin’in eşi, çökertilmiş Perslerin kaçık son şahı Yezdicerd’in bitirim kızı, Cihanşah Şehribanu üzerinden Ehli Beyt’e sızması bu gün ayrıntılı ele alınmalıdır.  Mezhep çatışması hikayelerine son verip Pers Fitnesini deşifre ederek Müslümanlar arasında hala süren Pers operasyonlarını geri püskürtmek zorundayız.

                Mezhep Çatışması yok Pers Fitnesi var. Pers aklının kokuştuğu bataklık olan Kum Fesat Yuvası ve Ayetullah maskeli Kum Merzubanlarının Yezid hikayeleri, Maviye teraneleri ile öfke, nefret, kin, şiddet örgütleyip Ali, Hüseyin, Ehlibey Takiyyeciliği ile Perslerin kan davasını yaşatmayı ibadet telakki eden, sırf müsteşrik Persleri tarihe gömdü diğe İslam Halifelerine sept etmeyi din haline getiren bu akıl çökertilmeli.

YEZİDÇİ YOK YEZDİCERDÇİ VAR

                Yezid diye mazlum Müslümanlara saldıran YEZDİCERT soysuzu Şebiha ve Haşti Şabi  “aswaran” katilleri daha bu gün, binbeşyüz yıl önce değil,  daha dün Kufe’de Yezide rahmet okutacak cinayetler işlediler. YEZDİCER uşakları.

                İmam Azam’ın hocası İmam Cafer Hazretlerinin yolunu takip eden Caferi mezhebi ile amil hangi Müslüman bu pers aklının işlediği cinayete paydaş olur. Mezhep üzerinden bu olayları yorumlamak tamda Persizmin kamufle olma takiyyesine alet olmaktır.

                Bu Şii-Sünni çatışması değil. Pers-BAAS kavgasıdır. Ve Ali Şiası olan bizler bu kavganın tarafı değil karşısındayız. Ne YEZİDCİ ne de YEZDİGİRTÇİ çatışmanın, katliamın çocuklarına fırsat vermeyeceğiz.

                Ali Şiası Müminler ile kardeşler olarak birlik ve beraberlik içerisinde olmak istiyorsak bu olayın adını doğru koyalım. Olay bu günkü şekliyle şu; İran; Ali Şiası (Ali Taraftarı) değil Pers Şiası’dır. İran halkı ile bütünleşerek İran devlet aklını Hz Ömer adına yeniden tarihe gömmeliyiz. İşte; öfke ve kin örgütleyen kum bataklığındaki ayatullah maskesi takan Kum Pers Merzubanlarının dünyası;

https://www.youtube.com/watch?v=HH63sT8ucIU

https://www.youtube.com/watch?v=KoQwFvQq-tc

                Hz Ali halife olacakmış niye olmamış. Halife Ehli Beyt’ten olacakmış. Ehli Beyt kim? Şehribanu Gazalla çocukları. Yani anaerkil yollardan pers şahlığının anadan oğla geçmesi kültürlerini Muhammedoğulları Saltanatı maskelemesi ile Yezdicerd Oğulları saltanatı savunuculuğunu  Müslümanlık olarak sunma. Kan davası meselesi yapıp zihinlerde boza pişirmek.

Buyurun! İran'ın Beslediği bir siteden Persistlerin Ehlibeyt takiyyesi ile Yezdicerd soyunun peşinden koştuklarının açık itirafı.

Bu arada sitede Hz Ömer ile karşılaştığında Şahinşah Şehrbanunun ifadeleri için dua etti ibaresi geçiyor. Duası ne biliyormusunuz? Şöyle demiş

" Ah piruz badha hormoz "  Farsça : «آه پیروز بدا هرمز» (Hürmüz galip olsun) Hürmüz kim biliyormuyuz? Ahura Mazda. Zerdüşt Tanrısı. İşte Persizm bu…..

https://www.iranicaonline.org/articles/sahrbanu

Madem Allah Rasulu "Ali Benim Ehli Beytim" buyurdu biz Ali Ehli Beytinin takipçiyiz diyorsanız neden Hz Ali'nin Havle-i Hanefiyye annemizden olan diğer oğlu Muhammed bin Hanefiyye soyu (ki İmam Ahmet Yesevi Hazretlerinin ceddi) onunla Ehli Beyt neden devam etmiyor. Fatima Annemiz Resullahın kızı onunla devam diyorsanız bu ana erkil soy takibi herkeste geçerli mi geçerliysen peki neden Hz Hasan’ın oğulları neden Ehli Beyt olmuyor. Yada Hz Hüseynin diğer eşlerinden olan çocukları üzerinden değilde neden sadece İmam Zeynel Abidin Hazretleri soyu üzerinden yürütülerek. YEZDİCER soyu Sasani Ehlibeytini İmam deyü Şahinşah ilan etmişsen bana ne senin şahinşahından. Bunun müslümanlık ile alakası ne?  Kızınız gelinimiz oldu diye bizde islamdan çıkıp Pers mi olalım. Acem Kurnazları ne diyorsunuz? Yezdigirdin kızı için reddi miras yapıp  Halifelerimize mi küfredelim. Mehir olarak dinimizi mi verelim. Müslümanlık adına Pers kan davası gütmek bana ne? Bu Ali Şiası değil Yezdicerd şiasıdır.

                Eğer imam Ehli Beyt’en olacak ise ve bu gün hala uygulanabilirliğine inanıyorsanız. İran Devlet başkanı batıldır. Ehlibeytten değil. Gidin önce İran İmamet Cumhuriyetinizi Şehri Bânû Gazele   oğullar saltanatına dönüştürün yada Pers Ulus Devleti adına hamaset yapmayın. Düşün Müslümanların yakasından demeli değimliyiz.

                Suriye’de Irak!ta mazlum Hüseyinleri YECDİCERD olarak katledeceksin ve bunu Ali Şiası maskelemesi ile yutturacaksın. Ali’nin derdi, Hüseyin’in davası Gassani müstemlekesini, Ebnalar müstemlekesini ele geçirmekmi. Bu Hüseyinin Davası değil Hüsrevin,Hürmüzün Furuzanın Hürmüzan’ın ülküsüdür. Eb’ül Lülü Şiası.

Persizm Kandavası Bizans Entrikası olarak mezhep çatışması diye sunuluyor. Mezhep çatışması ile bu açıklanamaz. Bu konuda BAAS-PERS Kavgası ve TÜRK Sentezi başlıklı yazıma bakılır düşüncesi ile paylaşmak istiyorum.

 

https://www.gercekbilgi.net.tr/yazarlar/yuksel-yeni/baas-pers-kavgasi-ve-turk-sentezi-cirga-yecuc-mecuc-toplumsal-ekseriyet/158/

 

                Bunların doğarken Caferi fıkhına göre kundaklanan, ölürken Caferi fıkhına göre kefenlenen  “BAKÜ-TEBRİZ-ANKAR Biz Hara Persler Hara” sloganları ile stdyumlar da iran devlet aklını sallayan Ali Şiası Caferi müminlerle ne ilişkisi var. Şia böyle demek bu olayı da mezhep meselesi olarak sunmak Bakü’yü-Tebriz’i hatta Isfahan’ı, Horasan’ı Persizme terketmektir.

                Her evde Ali ile Ayşeyi kardeş eden Ömer ile Fatmayı ana oğul yapan Türk aklı barış aklıdır. Persizm ise kin örgütler. Hamaset ile nefret kusar. Pers kan davasını İslam maskelemesi ile sunar.

Mezhepçilik yapan İran’ı,  mezhepçilik yaptığından dolayı eleştiren HAKSÖZ HABER GAZTESİ melankolik Pers AŞKI yaşayan saftirikler tarafından mezhepçilikle itham ediliyor. HAKSÖZ GAZETESİNİ tebrik ediyorum. Mezhepçilerin, “mezhepçilik yapma” demesi tam bir acem kurnazlığı, bir beşinci kol operasyonudur.  Yemiyoruz. Yutmayacağız. 

 

https://www.haksozhaber.net/iranli-molladan-sunnileri-durdurma-cagrisi-57793h.htm

 

            Alevi ve Sünni müminlerin Vahdet ve kardeşliği adına Persizm deşifre edilmelidir. Ve “İran Devlet Aklı” Arya halkı ile bütünleşilerek çökertilmelidir. Arya halkı Kum bataklığında Pers Merzubanlarınca üretilen tefrika salyalarından kurtarılmalıdır. Ki şahin şah saraylarına oturmuş Melankolik Pers Aşkı tutkunları kara sevda ile bağlandıkları İran Pers Rejimi adına Caferi mezhebiyle amil olan yani Ali Şiası olan İran halkının yarısından fazlasını sırf bu Kum Merzubanları gibi inanmıyor diye kafir yada Amerikancı ilan ediyorlar.

 

Ta ilk günden beri  ALEVİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI YOK PERS FİTNESİ VAR

                Pers fitnesi, Sıffınlaştı, Cemel oldu, Kufeleşti.  Resulün pak Ehli Beyt’in yuttu. Kabe’sini tarumar etti. 

                Toplumsal çeşitliliğimizde ırs-i yada iradi örgütlerin, örgütlenmelerin önderlik makamının beyatı ile oluşturulan Hilafet Müessesesi Ümeyye oğulları tarafından saltanata evirildi. Çeşitliliğin içselleştirerek tabii olduğu kamusal otorite olan Hilafet,  saltanata dönüştürülerek temsil yetkinliğini kaybetti.  Sultaya dönüştü.

                Ehli Beytimiz, PERSİZMin zıddınınaynısı olan BAAS karakteristiğindeki etnisiteci ve resmi ideolojiyi dayatıcı Arap Aklının tasallutu altında zulme duçar oldular. Bu zülüm ve tektipleştiricilik altında gına getiren halklar  Nebevi Akıl ile donanmış Arap Müslümanlar öncülüğünde sivil hareket olarak Ashabı Suffa modellemesi ile örgütlendi. Fütüvet Müessesesi böyle doğdu.

                Ashabı Suffa muvahhitlerinin yolunu takip eden Mutasavvıf Arap Müslüman’lar, Sibirya’dan Antartika’ya,  Rum’dan Çin’e dünyanın her tarafına dağılarak gönüller fethedip tohumlar saçtı. Yerleşik halk ile bütünleşerek İslam’ın mesajı ile donatılmış sivil yaşam alanları yani “Suffe” inşa ederek yani Medreseler, Mescitleri Tekke/zaviye, Xankah/dergâhlar, İstirahatgah, Hanlar, Hamamlar, Kervansaraylar, Ambar, Kiler, Aş hane,Çile Hane, İmalat Hane, Tamir Hane, Ticaret Hane yaparak Araziler ihya edip, Tarla, Bostan, Bağ, Bahçeler kurup, Harmalar yapıp müridler kabul etti. buraları işletcek, işlevsel hale getirecek meslek erbabı “sofi “ yetiştirdi. kitap, şiir, beste, resim, minyatür, hat, ebru, el işi erbabı olarak terbiye etti mürid olan sofileri. İradesi ile arınanları.

                İslam Dünyasında bu ahval ve şeraitin şoku içerisinde kamusal temsil yetkinliğini kaybeden saltanatların iktidarlarını sürdürmek adına insanları hiçleştirmesine tepki olarak Hz Ali ve Hz Hüseyn’in can vererek dur demek istediği sivil talebi “Örnek model Allah Resulü Rol Model Asr-ı Saadet”  anlayışıyla toplumsal talebe dönüştü.  Hz. Ali ve Onun yoluna revan olanlar Fütüvvet Müesseselerini tesise öncülük etti. ALİ ŞİASI tarikatlar müslümanların barış, barışıklık, huzur ve refahı adına bu toplumun bağrında çıkarak globalleşti.

                Artık Hz. Ali (ra) her müminin yüreğinde iktidar olmuştu. Hz Ali’yi pir kabul eden Tarikatlar üzerinden Ehl-i Beyt değerleri Tamirhane de, İmalat Hanede, Ticaret Hanede hâsılı tüm müminlerin hanesinde egemen oldu. Hz Ali fütüvvet ile iktidar oldu,  “La feta illa Ali. La seyfe illa Zülfikar ”Ali’den başka Feta,  zülfikardan başka seyf  yok” oldu

 

لا فتى الا على لا سيف الا ذوالفقار

”Ali’den başka feta yok. Zülfikar’dan başka seyf yok”

                Sivil bir harekat olarak ortaya çıkan Fütüvvet Müessesesi (Arabesk kafa karışıklığı ile kamusal temsiliyeti kitleselleştiremeyen Emevi ve Abbasi sultasının aksine)  Ehli Beyt çizgisinde halkla bütünleşti.  Birkaç istisna dışında tüm Tarikatlar kendilerini Hz Ali’nin devamı olarak kabullendi.

                Fütüvvet; “Ehlibeyt-i Resulden”  Ca‘fer es-Sâdık’ın (ö. 148/765)’ın  şu ifadesi ile ben değil BİZ olarak anlam kazandı.

“Bize göre fütüvvet ele geçen bir şeyi tercihen başkalarının istifadesine sunmak, ele geçmeyen bir şey için de şükretmektir” (Kuşeyrî, s. 478)

Bu konuda www.gercekbilgi.net.tr yazarlarından Müfit YÜKSEL Bey’in kapsamlı ve bilgi, belge ile desteklenen ayrıntılı çalışmasını kendisine minnettarane teşekkürümü ileterek FETA kim FÜTÜVET müessesesi nerde,  kimlerle, ne hizmetler sunmuş faydalanırız düşüncesi ile aşağıdaki link üzerinden takip edilmesini istirham ederek bu konuda sözü işin ehline bırakıyorum. Kendilerinin özellikle dikkat çektiği Kürt meşayixin biyografilerine de bakılması vurgusu ile bende -Kürt bir etnik aidiyet mi yoksa bir sosyolojik sıfat mı daha net görelim beklentisi ile- dikkat çekmek istiyorum.

 

https://www.gercekbilgi.net.tr/yazarlar/y/tasavvuf-ve-tarikatlar/277/

 

3-TÜRK SOFİLER; AKI’LIK TEŞKİLATI

Müslüman Halklardaki Ehli Beyt sevdasını son Pers Şahı Yezdigirt kızı Şehri Bânû Gazele oğlu İmam Zeynel Abidin’e indirgeyen   onun soyu üzerinden Pers saltanatı savunuculuğuna dönüştürerek Persizmi ehli beyt maskelemesi ile bir kontr öfke olarak Müslümanlara karşı örgütleyen PERS aklının hamaseti ve zıdıdnın aynısı olan Arap aklının arabesk kafa karışıklığı içerinde İslam dünyası Tevaifül mülük denen dağınıklık ve çatışma içerisinde kıvranırken İslam ümmeti Moğol istilası ile tarumar oldu.

Arabesk Arap aklının ırkçı ve tektipleştirmeci ilkel BAAS karekteristiğindeki uyulamalar  önce “ehlü’t-tesviye” hareketi olarak anılan halkların eşitliği şeklinde sosyal talep tarihe gömülmüş olan Persizmin hortlamasıyla Araplar’ı kötülemek için “mesâlib” denen  şairler ve edebi harekete dönüştü. Persizm artık bir antitez olarak öğlesine ileri gitti ki, pers merzubanlarını İslam ülemasına, pers şahlarını İslam halifelerine üstün tutup kendilerinin medeni Arapların bedevi vurgusu ile İslam dünyasını sarsacak siyasal hareketlere dönüştü. Öyleki Hz Ömeri şehit eden pers tetikçisi Ebu Lü'lü Harzemşahlar tarafından türbeye dönüştürülüp kutsandı. Alatuurka Akıl ile örgütlü Selçuklu’nun çökmesine sebep olan Persist Harazimler Moğollar tarafından aşağılık bir yok oluşa mahkum edildi.

Pers Fitnesi bir etnik yada mezhepsel çatışma üzerinden okunamaz.  Farisi Etnisiteden müminler veya Ali Şiası Caferi mezhep mensubu Muvuahhtler hiç şüphesiz diğer Müslümanlar kadar saygındır ve kardeşimizdir. Persizme destek veren süni ve Farisi etnisiteden olmayan krallıklar Farisi etnik kökenlilerden bu yarışta daha öne geçip pers ülküsünü gerçekleştirme çabası içerisinde olmuştur.

Bu konuda Uludağ Üniversitesi Hocalarımızdan Prof. Dr. ADEM APAK Bey'in “şuubiye hareketleri” ile ilgili kapsamlı çalışmasında kaynak göstererek verdiği bir pasaj ile Persizmin ne olduğunu aktarmak isterim.

                         “ Şuûbiyye’nin siyasî, etnik, dinî ve kültürel bir hareket olup, gerçek niyetinin Arap hâkimiyetini ortadan kaldırarak yerine Fars İmparatorluğu’nu yeniden diriltmek, bunun yanında İslâm inancını etkisiz hale getirip bunun yerine eski İran dinlerini ikame etmek isteyen bir hareket olduğu şeklinde fikirlerde de serdedilir.”

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/260754

 

Resulullah’ın Ahirete irtihali ardından büyük şok yaşayan İslam Ümmeti Moğol İstilası ile fiilen yok olsa da resmen mevcudiyeti asırlardan beri süre gelen Halifelik son Abbasi halifesi Mustasım Billâh (1242-1258) Katil Hülagu tarafından atların ayakları altında ezilerek öldürülmesi ile İslam ümmeti resmen de başsız kalarak ikinci şoku yaşamıştır.

                Bu yok oluş ardından PERS Hamaseti ve Arabesk çatışması içerisinde kaos yaşayan İslam dünyası itidal ve toparlayıcılığın temsilcisi olan ALATURKA Akıl ile orta ümmet duruşu sergilemiş. Türk AKILIK Teşkilatı bu fonksiyonu ile örgütlenmiştir.

 

ALATURKA MÜSLÜMANLIK ALİ ŞİASI’dır

                En veciz şekli ile Ali ŞİASI işte Şudur.

Türkiye Cumhuriyeti CUMHURBAŞKANI sıfatıyla

 Recep Tayyip ERDOĞAN ağzından Türk Aklı ve ALİ ŞİASI

 

https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/siaya-sesleniyorum-erdoganin-tarihi-konusmasi-yeniden-gundemde-4666301

 

 

                Etnisitecilik yerine çeşitlilikçi bir duruşla Pers Şiası değil Ali Şiası olarak örgütlenen AXİLİK Teşkilatı Tasavvufi bir çizgide Moderndeki üniversite fonksiyonunda bir eğitim işlev görürken ilk üründen son ürünün sanayi ve zanaata konu olan her evresinde mal imalatında, ihtiyaç duyana ihtiyaç duyduğu mali lojiştik ve ürün sonrası hizmetler dahil hizmet sunumunu da kapsayacak şekilde  ulaştırmasına değin mal ve hizmet üreten fonksiyonu ile bu günkü Ticaret ve Sanayi Odalarının işlevini de yürütmekteydi. Nitelikli insan yetiştiren bir know how kuruluşu ve bir lobi müessesesi olarak dünyanın her yerinde lokal ölçekte yapılanarak evrensel görev icra etmiştir. Musikiden elsanatlarına, folklörden edebiyata, spordan nakkaşlığa toplusal estetiğin her alanında da aktif rol almıştır. 

                Medeniyetler yarışında İslam medeniyetinin yumuşak gücü olarak global ölçekte insanlığın ortak değerlerde buluşmasına hizmet eden Türk Aklı ile örgütlenen ve Türk barış hareketi üssü olarak fonksiyonelleşen Ahilik Teşkilatı ile ilgili ayrıntılı bilgiye Fütüvvet Nameler üzerinden ulaşmak mümkündür.

…devam edecek...