KAŞGARLI’NIN DÜNYASINDA TÜRKLER

DOĞU-BATI-KUZEY-GÜNEY TÜRKLERİ

Kaşgarlı Mahmud’un Fiziki Dünya tasavvuru Batlamyus’un yanlış hesapları sığ teoremleri ile oluşturduğu dünya tasavvurunun Müslüman ulema tarafından düzeltilip özellikle Biruni’nin Vasıt Şehri merkezli sıfır meridyeni baz alınarak hesapladığı enlem ve boylam ölçümleri ile açılar üzerinde koordinatların saptandığı bu günkü Küre Yuvarlak Dünya teoreminden faklı Düz Yuvarlak Dünya modeli ile şekillenmiştir. Küre Yuvarlak Dünya Modelinde 40 bin küsur km olarak hesaplanan dünya çevresi, Düz yuvarlak Dünyanın çapı olarak kabullenilerek 40 bin küsur km olarak tasavvur edilmektedir. Kaşgarlı Dünya tasavvurunda Batıdan doğuya 8 bin fersah yani 40 bin km boylam üzerine Türkler 5 bin fersah (25 bin kilometre) üzerinde hizalanmıştır. Güneyden doğuya doğru ise 3 bin fersah (15 bin km) alanda dünyanın ortasına yayılmıştır.

Kaşgarlı Divanında batıdan doğuya ve Güneyden Kuzeye Türklerin isimleri şöyle sıralanmıştır.

Bu isimlerin hangi coğrafyalarda kimler olduğunu anlamak adına eş zamanlı olarak aynı tarihlerde bu coğrafyalarda neler yaşandığını kapsamlı kavramak gerekmektedir.  Kaşgarlının hakim olduğu bilgi kapsamında Kaşgarlı divanı okunursa hakikat daha net ortaya çıkar.

Kaşgarlının yaşadığı çağda Müslümanların Zihninndeki dünya şu haritalardaki dünyaydı.

Bir Masonik saptırma olarak modern dünya kurgusuna uygun hazırlanan tarih tasavvuru kapsamında Türk kavramının içini boşaltıp Türk’ü bulunduğu coğrafyada işgalci gösterip yerli halkları kışkırtarak etnik ayrışmışlık üzerine dünyayı böl-parçala-yut taktiği ile idare etmek için Joseph de Guignes tarafından oluşturulan saptırma ve bilinçli yanıltma tezlerine mutlak doğru olarak inanların hakikati görme şansı olmadığı gibi bunu kavrama melekeleri de kaybolmuştur.

Ezberletilmişleri tekrar adına kurgulananları kırık plak gibi dillendiren akademyamız özgün belgelere orijinal metinlere ve ilk bilgilere ulaşıp sil baştan yeniden bilgiyi örgütlemedikçe alışılmış çaresizlik içerisinde kıvranarak birliğimizi tesis edip BÜYÜK BİZ olmamız imkânsızdır. KOCA VATAN’da BÜYÜK BİZ aile içi şiddet mesabesinde etnik çatışma yaşarken, bizim gelin görümce kavgasına indirgediğimiz mikro bakışlı tarih tasavvurumuz değişmedikçe yuvamız tarumar ola gidecektir.  Leş kargaları zenginliklerimizden beslenerek semirmeye devam edecektir.

TÜRK DÜNYASININ ŞEKİLLENMESİNDE TARİHİ ARKA PLAN

Kaşgarlı Mahmud Divanı Lügati Türk’ü yazdığı tarihlerde; İslam Medeniyeti Mülûkü't-Tavâif (Beylikler) Dönemi (1031-1090) yaşamaktadır. Batıda Oğuz Türk Cırgası öncülüğünde, Kuzeyde ise Peçenek Türk Cırgası üzerinden bu beyliklerin konfederatif birlikleri tesis edilmeye çalışılmaktaydı. Türk İslam Medeniyeti Endülüs üzerinden Latinleri Roma’ya sıkıştırmış İznik merkezli Müslüman Anadolu Türk Halkının kurduğu Rum Sultanlığı ise Roma kilisesi üzerinden Latinlerin kontrolüne giren Bizans imparatorluğunu İstanbul’a sıkıştırmıştır. Müslüman Türkler Roma paganizmine angaje edilen İsa’nın (as) dini Hz Muhammed’in mesajıyla orijinal haline dönmeye zorlanmaktaydı. 754 yılında bu günkü İstanbul Fenerbahçe’de toplanan Hieria Konsili tarafından başlatılan birinci “İkonoklazm Dönemi” ile Hz İsa’nın dininin Roma paganizminden arındırma hamleleri Rumeli’nde Bizans İmparatorluğu öncülüğünde başlatılmıştı. Batı Roma’da ise kök kültürlerindeki pagan değerlerine daha sıkı sarılmak adına özellikle 9 Ekim 768’de taç giyen Kral Şarlman’ın öncülüğünde Latin birliği tesis edilmiş 800 yılında Kutsal Roma Germen İmparatorluğuna dönüşen süreç başlatılmıştı. Frenklerin kontrolünde Roma Latin Kilisesi atraksiyonları ile 787’de İznik’te toplanan İkinci İznik Konsili “ikonofil” (put sevici) yaklaşımla Hieria Konsili’nin "ikonoklast" (putkırıcı) kararlarının “ekümenik” (dinler arası diyalog ile kararlarlaştırılmış) özelliğini reddetmiştir. Böylece Rum Uygarlık Havzası halklarından Latin Roma Kilisesi güdümüne girmeyip paganizmden arınmak isteyen halklar İslam’a yönelmiştir. İslamlaşmanın yanı sıra ayrıca Hıristiyanlık içerisinde de hareketlilik başlamıştır. Roma paganizmine angaje edilmiş Hz İsa’nın dinini İslam etkisi ile arındırmak isteyen ve Abbasi Halifeliği ile işbirliğine giren Pavlusçuluk, Bogomilizm, Tondrakiyan akımlar gibi değişik akımlar Katolik kilisenin tezlerini reddederek örgütlenmiştir. Rum Kilisesi ise büyük bir kafa karışıklığı yaşamakta Hieria Konsili kararlarını reddederken İznik Konsili kararlarına da halkının direnmesi nedeniyle tam angaje olamamaktaydı.  Bu teo-kaotik ortamda Kutsal Roma Germen İmparatorluluğu 862 yılında Kiril ve Methodios kardeşler öncülüğünde mankutlaştırma (misyonerlik) faaliyetleri başlatarak Müslümanlaşan Tuna Bulgar Türkleri, İskandinav Viking Türkleri, Kırım ve Hazar Türklerini asimile etmek üzere bir operasyon başlatmıştır. 862 de ayartılan Moravya Prensi Rostislav ile Çek’ler 863 yılında ise Tuna Bulgar Devleti başına geçen I. Boris’in Frenk Kralı ve Katolikliğin öncüsü Kral Şarlman ile işbirliğine geçip Hıristiyanlığı kabul ile Bulgarlar Hıristiyanlaştırılmıştır. Batılıların kurguladığı tarih tasavvurunda Bulgarların Hıristiyanlık öncesini pagan olarak nitelerler. Aslın bu Katoliklerin Müslümanlara verdiği sıfattır. Müslümanlaşan Bulgarlar 863 yılında I. Boris krallığı dönemi din değiştirmiştir. İrtidata düşmeyen Müslüman halkalar ise Frenk-Slav işbirliğine karşı bir Cırga oluşturmak adına Peçenekler Konfederasyonu kurmuşlardır. Dinyaper Nehrinden Tuna Nehrine, Sibiryadan İskandinavya’ya kadar ulaşan bölgede Müslüman Türk Birliği kapsamında oluşan Peçenek Cırgasıdır.

Hazarlar ise bu global paktlaşmada Roma’nın Latinist asmilasyonuna ve Abbasilerdeki ırkçı BAAS çizgisindeki uygulamalara tepki olarak ne Müslüman ne Hıristiyan olmayıp Yahudiliğe kaymıştır.

Kafkaslar’ın kuzeyinde İdil Nehri ile Dinyaper arsından İskandinavya bölgesine uzanan ve maalesef Latinlerin bozuk transkripsiyonu ile Vikingler olarak bu gün anılan İslam dünyasında ise Kimek-Kemük Yimek daha sonra ise Memlük olarak anılan MüslümanTürkler ise Peçenek Konfederasyonuna katılmamıştır. Profesyonel savaşçı olarak varlıklarını sürdürüp, maişetlerini kazanan Yimekler sürekli savaş halinde olan bir halktır. Bu günkü Rus paralı askerleri olan PMC Wagner Grubu gibidir. Ve Rusya’nın savaşında önemli yer tutan Kadirov ordusunu oluşturan coğrafyanın halklarıdır. Savaşçı bir kavim olan Yimekler yada Vikingler batıda Atlantik okyanusundan Afrika’ya kadarki alanda deniz savaşında profesyonelleşmiş ve Müslümanlıktan irtidat eden yada Müslümanlaşmayan Vikingler ise Normanlar olarak Hıristiyanlaşarak alafranga kültüre adapte olup Frenkleşip asimile olmuşlardır. Latin-İskandinav karışımı bir dile sahip olan Normandiya ve İskandinavya halklarının dil yapınsın Türk dil grubu içerisinde yer alması bu kök kültüre dayanmaktadır. İskandiv dillerinde özelliklede Fince de çok sayıda Türkçe kelimeler yer almaktadır. Kırım Kafkasya ve Hazar arasında ki Türk Vikingler (Yimekler) ise kara savaşımında uzmanlaşmıştır. Mezopotamya Filistin Mısır bandında savaş vermektedirler. 1250-1518 arası Suriye Mısır bandında oluşan Memluklar bu halkların torunlarıdır. Yimek veya Viking isminin kaybolması Memluk isminin bu isimleri çağrıştıran ses benzerliği ile gerçekleşmiştir. Memluk-Viking-Yimek aynı halkalardır.

Kuzey Batıda Baltık Denizi Karadeniz ve Hazar Denizi’nin kuzeyinde Peçenek cırgası oluşurken güney batı Türkleri ise Oğuz Cırgası bünyesinde konfedaratif bir birlik oluşturmuştur. Bir Türk Hareketi olarak Oğuz Cırgasında yer alan, Selçuklu Nizamiyeleri merkezli Maarif ve Kadiri Tarikatı merkezli irfan çizgisinde Sahra Üstü Afrika’da Murabıtlar Hareketi olarak bilinen birliği sağladıktan sonra Endülüs’teki parçalanmışlığı ortadan kaldırmak üzere İber yarımadasına çıkarma yapıp Ez-Zellaka Muharebesi’nde (23 Ekim 1086)  VI. Alfonso komutasındaki Kastilya Krallığı ve Aragon Krallığı birleşik ordusunu yenerek Endülüs’te Frenkler ile işbirliğine giren Müslüman krallara karşı Selçuklu fukahasından Gazzali  fetvasıyla savaş açıp ve Kafkaslardan Mezopotamya üzerinden Afrika’ya gelip sudanda rabıta dergahını kuran Abdullah bin Yasin şeyhiğinde Abdulkadir Geylani öğretileri ile terbiye edilmiş kadiri tarikatı müritlerinden oluşan ordusuyla Endülüs’te birliği sağlayan Ebû Ya‘kūb Emîrü’l-Müslimîn Nâsırüddîn Yûsuf b. Tâşfîn b. İbrâhîm b. Turkūt es-Sanhâcî el-Lemtûnî (ö. 500/1106) lakabı ile maruf Berberi (البربر‎‎ Al-Barbar, الأمازيغ Amaziğ)  Türk Hanedanı Yusuf bin Taşfin (يوسف بن تاشفين) veya Taşkın (تاشقين) öncülüğündeki Murabıtlar güneybatı Oğuz Türklerinden Berberi Türk Emirliğidir.

Başlangıçta oğuz Cırgasında yer almayıp Yimekler gibi mustakil hareket eden hazarın doğusunda maveraün nehir bölgesinde meskun olan Kayılar ile bu gün Diyarbakır Bismil ilçesi merkezli yerleşik halk olan Yismil adı ile Kaşgarlı divanında zikredilen Mezopotamya Türklerinin Anadolu Türkleri ile birleşmesi ile doğan Selçuklu Medeniyeti Oğuz Türk Cırgası tarafından oluşturulmuştur. İznik başkentli, Kadıköy ve Üsküdar’a kadar Marmara Denizine, Batum’a kadar Karadeniz’e, Ege ve Akdeniz’de Kıbrıs ve Sicilya adası dahil ege adalarını kontrol eden Anadolu ve Mezopotamya Türkleri İznik merkezli Türk Rum Sultanlığı bünyesinde birleşerek Maveraünnehir ile Maveraül Bahir olan Anadolu,  Kafkas Dağlarının güneyinden Mezopotamya ile buluşup Akdeniz’i bir Türk gölüne çevirerek Atlantik okyanusuna ulaşıp Endülüs ile bütünleşen coğrafyada güneybatı Türklerinin adı Oğuzlar olarak anılmaktadır.

Batıdan Müslüman Türk Vikingler (Yimek), Doğudan Müslüman Türk Rum Sultanlığı, Kuzeyden Müslüman Türk Peçenekler ve Güneyden Müslüman Türk Berberi Murabıtlar tarafından Endülüs üzerinden Roma’ya sıkıştırılan Latinler bu sıkışıklıktan kurtulmak için başlattığı ajanlık çalışmaları sonuç vermiş. Roma Latin Kilisesi koordinesinde Kiril ve Methodios (Кирилл и Мефодий)’un başlattığı misyonerlik faaliyetleri ile Kuzeyde Hıristiyanlaşan halklar Slavlar olarak anılan yeni bir sosyolojiye dönüşmüştür.  Hıristiyanlaştırılarak Latinlerin mankurdu olan Slavlar üzerinden Rumlar kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Müslüman Türker’e de Katolikleşen Latinlere de benzemeyen yeni bir din Tuna ile Dinyaper nehirleri arasında doğmaya başlamıştı. Roma paganizminden kopamayan ama onlarla da aynileşemeyen bu yeni din Kaşgarlı Mahmud’un yaşadığı döneme geldiğimizde Slavlaşan Rumların dinine dönüşmüştür. Genetik yapısı Latinler ile uyuşmayan Rumlar Hıristiyanlaşınca da kendilerini kullanmaya kalkışan Latinlere benzeşememiş 1054 yılında tamamen ayrışmıştır. Roma Latin Kilisesi Rum Ayasofya'ya gönderdiği bir belge ile Ortodoks Kilisesi'ni kendinden ayırmış, iki kilisenin birbirlerini karşılıklı aforozu ile Latinlerin dini olan Katoliklik ve Slavlaşan Rumların kabullendiği Ortodoksluk şeklinde iki başka din ortaya çıkmıştır. Bu kaos ortamında Rum Uygarlık Havzası içerisinde Slavlaşmayan ve Latin asimilasyonuna angaje olmayan bugünkü Bulgaristan, Arnavutluk, Bosna, Hırvatistan, Yunanistan, Macaristan, Kosova, Kuzey Makedonya, Moldova, Karadağ, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Türkiye’nin Trakya Bölgesi ve Ukrayna’nın güneybatısını kapsayan topraklarda hakim olan Tuna Bulgar Devleti bünyesindeki halklar Latinlerin asimilasyonuna karşı direnerek Birinci Bulgar İmparatorluğu Çarı Samuil döneminde (997-1014)  Hıristiyanlıktan uzaklaşarak Abbasi Hilafetine yakınlaşmaya başladı. Batıdan Bizans’a ağır kayıplar verdiren Bulgarlar Yunan topraklarını da hakimiyetleri altına aldı. Ortodoks ve Katolikliği benimsemeyip teslisi red ve ikonları terk eden Bogomilizm Hıristiyanlığı İsa’nın getirdiği şekle dönüştürmek mücadelesi veren bir mezhep  bu coğrafyada etkinleşip Abbasi Hilafeti ile işbirliğine girdi. Ancak Birinci Bulgar İmparatorluğunun Samuil sonrası dağılmasıyla Bizans müstemlekesine dönüşen Bulgarların başına bizan müstemleke valisi statüsünde gelen krallar Bulgarları Slavlaştırdı. Bu süreçte asimile olmayan Rum Müslümanlar (Ελληνόφωνοι μουσουλμάνοι) “Ellinofoni Musulmani” Bulgar, Pomak, Boşnak, Sırp, Arnavut, Mekadon, Karadağ, Romen, Macar  Müslümanlar Peçenek Cırgasında yer almıştır.

Anadolu’da ise Hz Ömer döneminde başlayan Müslümanlaşma Emevi döneminde Marmara ve Ege Denizine kadar olan topraklara ulaşmış Karadeniz Bölgesinde mukim Rumlar yoğunlukta olmak üzere Anadolu yerli halkları Müslümanlaşarak Türk Üst Kimliği altında Oğuz Cırgası bünyesinde bir birlik sağlamıştır. Öte yandan Emeviler’in yıkılıp Abbasilerin hilafete geldiği kargaşa döneminde Müslümanlarca daha önce fethedilmiş olan Anadolu’yu V. Konstantinos’un Erzurum’a kadar işgal ederek ele geçirmesi ardından Abbasi Halifeliği  başlattığı yeniden fetih hareketi Anadolu’yu geri kazanmış, İstanbul Anadolu yakasında karargah kurarak Bizans İmparatorluğunu kontrol altına almış ve bir göç stratejisi kapsamında doğudaki Müslümanlaşan halkları Anadolu’ya çağırarak bölgeyi yeniden ihya çalışması yürütmekteydi. Bu kapsamda Anadolu yerleşik Müslümanları Türk adı ile anılırken göçebe olarak çağrılan doğulu Müslüman halk ise Türkmenler olarak isimlendirilmekteydi. Böylece Latinlerin Kuzeyinde Peçenek Cırgasına dönüşen Tuna Bulgar Devlete Halkları ile Oğuz Cırgasına dönüşen İfrikiye Berberi Türkleri Endülüs Viking Türkleri, Maveraünnehir Kayı Türkleri ve Mezopotamya Anadolu Türkleri Karadeniz Hazar, Basra Körffezi, Kızıl Deniz ve Akdeniz’i bir Türk Gölüne dönüştürmüş Hint okyanusunda ve Atlantik okyanusunda etkinleşmiştir. Oğuz Konfederasyınu ile Latinler güneyden batıdan kuşatılmış, Romanın hegemonyası altına giren Bizans ise Konstantiniyye’ye hapsedilmiştir.

Kuzeybatıda Peçenek Birliği oluşurken Güney Batıda ise Oğuz Birliği oluşmuştur. Oğuz Birliği Maveraünnehir İle Maveraül Bahrin Mezopotamyada buluşup Akdenizi kuşatarak Atlantik okyanusuna kadar oluşan birliktir. Endülüs Türkleri, Afrika Türkleri, Anadolu Türkleri ve Mezopotamya Türkleri Ve Maveraünnehir Türkleri Oğuz Türkleridir. Oğuz Cırgasına Mezopotamya da bu günkü Diyarbakır Bismil ilçesi merkezli Yesmil Türkleri ile Maveraün Nehir Bölgesindeki Kayı Türkleri Vikingler gibi Oğuz Konfederasyonuna başlangıçta katılmamış daha sonra katılmıştır.  

Çeşitliliğin barış içerisinde özgür ve saygın olarak yaşamasını tesis eden Türk Paradigması böl-parçala-yut taktiği ile sürekli kaos. Bölücülük ve asimilasyon örgütleyen Roma Latin aklı ile sürekli savaş halinde olmuştur. Ayrışan Endülüs ve Kuzey Afrika Oğuz Cırgasi koordinesinde Murabıtlar ile birliğini tesis etmiş ve Roma’yı ve Konstantiniyye’yi kızıl elma ilan etmiştir.

Bizans ise hem Müslümanlaşan Rumeli halklarına hem de Latin Latinleşerek Katolik olanlara karşı Ortodokslaşarak bir ara kimlik kurgusu ile direnmekteydi. Ortodoks-Katolik ayrışması esasen bir Latin-Rum çatışmasıdır.  Batı Avrupa halklarını oluşturan Latinlerin Doğu Avrupa halklarını oluşturan Rumlara şiddet kustuğu bir kamplaşma Haçlı Seferlerini tetiklemiştir. Ortodoks ve Katoliklerin karşılıklı birbirlerini kafir ilan ettiği bir sosyo-psikolojik ortamda Latin Katoliklerin başlattığı Haçlı Seferlerinde yakın tehlike olarak ilk hedef Rumeli Türkleri ve Ortodokslar olmuştur.

1095 yılında Fransız Latin Kilisesi Papazı II. Urbanus’un kışkırtmaları ile başlayan Birinci Haçlı Seferleri Kaşgarlı Mahmud’un Divanı Lugatit Türk eserini yazdığı tarihlerdir.

Doğuda ise Çin Tang İmparatorluğu yıkılmış sürekli kaos ve çatışmaların yaşandığı Beş Hanedan On Krallık dedikleri dönem ardından, Genç Song Hanedanlığı tarafından Çin’de birliği tesis için Wang Anshi öncülüğünde bir dizi reformlar yürütülmekteydi. Güneyde ise Filipinlerden Madagaskar hatta Zencibar’a değin Srivijaya İmparatorluğu Müslümanlaşmakta özellikle Çolalar ve Çaluklar nüfus alanını genişletmektedir. Merkezde İslam Dünyasında ise BAAS-PERS çizgisinde çatışma yaşanmakta İslam Ümmeti Arabesk kafa karışıklığı ve Pers hamasetinin uçuştuğu bir global psiko-politik iklimde merkez değerleri oluşturan Türk değerler manzumesi ve bu değerleri savunan halklara yönelik aşağılayıcı bir dil ve ötekileştirici bir tavır sergilenmekteydi.

Bu evrensel vizyonla, Kaşgarlı Mahmud’un Divanında geçen Türk Dünyası KUZEY BATI TÜRKLERİ- GÜNEY BATI TÜRKLERİ- KUZEY DOĞU TÜRKLERİ VE GÜNEYDOĞU TÜRKLERİ olarak ele alınıp incelenmelidir.

Başlıkla yazının ilişkisi mi?

PKK VE TÜREVLERİNE SESLENİYORUM

Evet başlık bölücü terminolojiyi tiye alıp cüceliğin büyük olmayacağına dikkat çekmek içindi.. Büyük Kürdistan teraneleri ile doğu Kürdistan kuzey Kürdistan bati Kürdistan diye teyze oğulları ile amcakızları ile kavgaya giren cüce beyinlere Endülüs Kürtleri var Batı Kürdistan Endülüs Buyurun bakın. 4 nolu dip notta verdiğim kitabın 60. Sayfasında Batı kürdistanı bulabilirsiniz. ENDÜLÜS; Endülüs Ekradının Frenklerce devşirilip kullanılması ile yok oldu. Artık Endülüs'te ne Kürt var. Ne Türk. Ne Arap. Bölücülük için uydurulmuş Kürdistan teraneleri ile büyük kürdistan doğmaz. Alafranga mankurdu ürer. Büyük dediği iki kürt aşiret ağasının tapulu arazisi kadar bir alan olan akıl medeniyet üretemez. Evrensel konumlanma bölme üzere şekillenmez. Birleştirici paradiigma ALATURKA. Siyonist yahudiler gibi bir avuç toprağı kurtatılmış bölge ilan edenler kan ve ölüm makinası olarak işgalciler tetikçi olarak kullanır. Batı Kürdistan ENDÜLÜS, Doğu Kürdistan Afganistan da. Hotan. Kuzey Kürdistan Sibirya da. Güney Kürdistan Fizan 'da... Hadi buyurun Büyük Kürdistanı Kuralım. Selahaddin Eyyubi  ile Yusuf Bin Taşkın'ı Kutalmış Oğlu Süleyman ile buluşturalım. Nizamiye Medreselerindeki maarif ile Abdulkadir Geylani, Şahi Nakşibendi, Hoca Ahmet Yesevi irfanı ile, Hacı Bektaşi veli terbiyesinden geçip, Gazali Diyalektiği ile bilgiyi örgütleyip MEZOPOTAMYA ANADOLU BİRLİĞİNİ kuralım.Maveraünnehir ile Maveraül Bahiri buluşturalım. Akdenizi Kürt gölü yapıp Endülüste dedelerimizin mezar taşlarını arayalım.

Hadi gelin islamcılık ta dahil tüm modern ideolojilerden nasuh bir tövbe ile ictinab edip Ninemizin dinine girelim. Kök Kültürümüzde buluşalım. Dedemiz mezardan çıksa bizi, hepimizi fransız uşağı sanar. Tüm yaşam ayrıntılarımızla alafranga olmuşuz. Giyim tarzımızdan damak tadımıza, mimarimizden estetiğimize, folklörümüzden diyalektiğimize hepiz tipik bir fransızız. Alafrangayız.

Hadi gelin aile içi şiddete son verelim. Gelin görümce kavgasından kurtulalım. Kimimiz gelinci kimimiz görümceci olup yuvamızı dinamitlemeyelim. Medeniyet tasavvuru ile kavgamızı evrenselleştirelim.

Hadi gelin dedelerimizin ortak değer manzumesi olan ALATURKA MEDENİYET normlarında buluşalım.

Herkesin kendisi olduğu, kimsenin kimseyi tanımlamadığı, tanıdığı, çeşitliliğimizin barış içinde özgür ve saygın olarak birarada yaşadığı günlerimizle buluşalım.

Hadi gelin! Lapu-Lapu Hazretlerinin el koyduğu Macellan gemilerini Hui'li Zheng He'nin filosuna katalım Morodan Moraya Tarık Bin Ziyada ile buluşmaya gidelim.

Güneydoğu neresi biliyormuyuz. Moro, Patani, Arakan. Güneydoğu Türkleride Sirivijaya Halkları. Hadi gelin kavgamızı büyütelim. Halife Pulaka'nın çocuklarını Endülüsü yutan canavardan kurtaralım.

Ah Filipinler Ah

Ahhh Endülüs Ah

Dip Not;

1- Boşnak Müslümanların hazırladığı nitelikli bir siteye dikkat çekerek Müslüman coğrafyacılar ve haritacılıkla ilgili bilgi belge görmek isteyenler için

https://www.monteislam.com/islamske-teme/kada-je-svijet-izgledao-naopacke-mape-muslimanske-civilizacije

2- Müslüman Vikingler hakkına farkındalık için

https://en.wikipedia.org/wiki/Vikings_in_Iberia#cite_note-auto-4

3-  Afrika da Berberi Türkler ve Murabıtlar ile Endülüs Türkleri Nizamiye Medreseleri Gazzali Fetvası ve Kadiri Tarikatı etkileri

https://acikerisim.tbmm.gov.tr/items/f05ec2da-a489-4f1e-9ac9-8cbab754164a

4- Endülüs Oğuz Türkleri ile ilgili sorgu ve araştırma yapmak isteyenler için Muvahhitler dönemi Endülüs’te Birliğin tesisi ve Oğuzlar'ın örgütleme modeli

https://www.tyb.org.tr/enduluste-turkler-ve-turkce-57666h.htm