Etimolojik-Epistemolojik-İdeolojik Açıdan
TÜRK-TÜRKLER-TÜRKÇÜLÜK-1-
1-TARİHİN TARİHİ
TARİH (التاريخ); Modern anlamıyla toplumların başından geçen olayları zaman ve mekan göstererek anlatan, bunların sebep ve sonuçlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini ele alan bilim dalı ve bu dalda yazılan eserlerin ortak adı olarak kabullenilmiştir.
Etimolojik anlamı ile ilişkisi olmayan bu tarih tanımı modernle birlikte geçmişe yönelik yaşanmış bir hikâye değil geleceğe yönelik yaşanacakların planlandığı bir senaryodur.
Bu gün Modern anlamı ile tercih ettiğimiz Tarih (تاريخ) kelimesi Arapça olup Latince kökenli “history “ değil Grekçe “kron” (chron) anlamına gelmektedir. Zaman verme anlamındaki tarih kelimesinin etimolojik anlamına uygun bu günkü doğru kullanımı, doğum tarihi, yapım tarihi gibi gün, ay, yıl, hatta saniye, dakika, saat, belirtmede kullandığımız şeklidir. Tarih ilmini kapsayan kelime tercihi aslında İngilizce “hi-story” anlamıyla Türkçe bir kelime olarak “öykünü” Arapça kökenli bir kelime ile ilintilendirilecekse “hikaye” (حكاية) kelimesidir. History; kelimesinde “stori” öykü anlamına gelir “hi” ön eki ise ilişkililik anlamı verir. History; öykü ile ilişkililik, öyküye öykünme, anlatıyla ilişkilenme anlamına gelir. Latin dillerinde ki Story, Arapça siret veya siyer anlamına bir kelimedir. Kişilerin yaşamının, yaşanmışlıkların anlatımı sirettir (سِيْرَةٌ). Çoğulu siyerdir (السير). Arapçada gazaların anlatımına ise magazi (المغازي) denir. Yaşanmışlıklar değil de uydurma anlatılar esatir (أساطير) martavaldır. Abartılı anlatımlarda farsça kökenli efsane (أفسانه) kelimeleri ile ifade edilir. Hikâye geçmişteki bir olayın salt anlatısı değil geçmişten beri süre gelen ve geleceğe taşınan sürdürülebilirliğin ifadesidir. Osmanlıca da Tarih kelimesi yerine Vaka-yi Name (وقايعنامه) kavramı tercih edilmiştir. Vaka (وقعة) Arapça olaylardır. Name (نامه) ise farsça kökenli bir kelime olup birine ithafen anlatıdır, aktarımdır. Nama mahsusiyettir. Yani vakaları muhataba ilişki kuracak şekilde aktarımdır.
Tarih; hayal değil hikâyedir.
Modern öncesi tarih anlayışı hikâyedir. Hikâye(حكاية); öyküye öykünmektir. Modern ise tarih anlayışını süregelen hikâyemiz olmaktan çıkarıp senaryo (scenario) şeklinde kurgulamıştır. Senaryo "Hayal edilen durum" demektir. Sahnelenecekler nelerse onları ifade eder. Aslında senaryo “scena” gölgelemektir. Görünen biline kabul edile geleni perdeleyip uyduruk şeyler sahnelemektir.
Modern tarih geçmişe ait yapılanların arşiv bilgisi değil geleceğe yönelik yapılacakların kodlanmasıdır. Martaval (uyduruk hikaye) , efsane (efsunlayıcı anlatı), Magazin (depolama), senaryo (scenario) dur. Yapıla gelenlerin sürdürülmesi değil uydurulanların sahnelenmesidir.
Tarih bir medeniyet tasavvurudur.
İnsanlar aidiyet duydukları toplumun birikimi ile mücehhezdir. Bu birikim bir topluma mensubiyet bağı oluşturup bir BİZ mefkûresi şekillendirir. Fertlerde bir zihin inşası oluşturur. Fertler edindikleri birikimi yaşamında uygulayıp yarınlara transfer etmek isterler. Medeniyetler bu tarih bilinciyle oluşur. Aynı şahsiyet ve olaylardan beslenen fertler beslendikleri zihin inşası ile yaşamını şekillendirirken yaşadığı zamanda yaşadığı mekânlara bu birikimi nakşeder. Örnek modeller rol modeli olur.
Öykündüklerimizin öykülerini “edinim- ödev” yaparız. Ödün ve ödemelerimiz böylece süreklilik kazanır. Bu sürdürülebilir kabullere din denir. Din (دِين); ferda ferd kabullenilen edinim ve ödeme (duyun) düzenidir. Edinim için ödevimizi yaparak dinimize sürdürülebilirlik kazandırıp, toplumsallaşırız. Aynı edinim ve ödev kabulleri ile illiyet bağı kuranlara işte bu anlamıyla millet denir. Din şahsiyet oluştururken millet cemiyet oluşturur. Millet din, din de millet anlamına gelir.
Dinin mekânsallaşması şehir anlamına gelen Medine’dir (dinli mekân). Medeniyet ise aynı dini normlarla (ödün ve edinim anlayışı) donanmış mekânlardaki ortak yaşam modellemesidir. Yaşadığı zamanda yaşadığı mekânlara yaşanıla gelenleri aktarıp kendinden sonra yaşayacaklara transfer edenler bu medeniyet değerleri ile BÜYÜK BİZ oluşturur. Yani tarih; dinimizin hikâyesi, tarihimizde dinimizdir.
Tarih felsefesi açısından İslam Dini ile mücehhez Müslümanlar Hz Muhammed’in sireti ve Müslümanların Megazi anlatıları ile “Darul Küfr”’ü “Darul İslam” , kâfirleri Müslüman edecek şekilde bir zihin inşa eden tarih paradigması oluşturmuştur. Bu tarih tasavvuru ile Müslümanlığa kapalı (kafir) olan kim varsa o Müslüman olmalı ve her kim ki Müslüman olmuşsa işte o Bizden olmuştur. Bu bütün dünyayı kapsayan bir BİZ anlayışı doğurmuştur. Bu tarih paradigması; Allah’tan başkasına kulluğun olmayacağı bir dünya “İ‘LÂ-yi KELİMETULLAH “ (إعلاء كلمة الله) ülküsü ve barış huzur ve toplumsal refahın tesis edildiği bir vatan “NİZÂM-I ÂLEM” (نظام العالم) mefkûresi ile Müslümanların evrensel konumlanmasını sağlamıştır. Bu ülkü ve mefkûreye kapalı (kâfir) olan, kula kulluğa zorlanılan coğrafyaları bu ülkü ve mefkûreye açmak (fetih) ve ne yapacağını nere gideceğini bilmeyen insanlara yol göstermek (irşad) şeklinde bir yaşam sürdürmek için öykündüklerinin öykülerini nesilden nesile transfer ederek Müslümanların Medeniyet anlayışı artan oranda artan beşeri ve fiziki genişleme imkânı bulmuştur. İrşad edilen insanlar ile fethedilen bölgelerde bu tarih paradigması ile tüm çeşitliliği havi BÜYÜK BİZ doğmuştur.
Modernizm bu evrensel tarih paradigmasını lokalize edip BİZ kabulünü minimize stratejisi ile tarih tasavvurunu dönüştürmüştür. Tarih bilimini, komşu kabilelerin çatışmalarının kronolojisine, tarih tasavvurunu da komşu kabilelerle kavga anlayışına çeviren bu dönüşüm Küresel BÜYÜK BİZ anlayışını lokalize etmiş, etnik aidiyete indirgeyip, ulus devlet ile sınırlandırıp ülke hapishanesine mahkûm etmiştir.
Zihin inşası etnisitesinin komşu etnisite ile kavgaları ile şekillenen fertlerin Nizam-ı Alem mefkuresi komşu halkları komşu coğrafyalardan kovma anlayışına indirgenmiş,” İla-yi Kelimetullah” ülküsü adına insanın insana kulluğunu ortadan kaldırmak için fütuhat uğruna koşanlar aile içi şiddet mesabesinde zihinsel kaosa düşmüş, aşiret kavgalarına indirgenmiş bir çatışma duruşuna sevk edilmiştir. Böylece, Küresel barış yok olmuş, sürekli kargaşa ve çatışma hali tüm dünyada egemen olmuştur. Nizam-ı Alem ülküsü adına evrensel duruş belirlemeye kimsenin mecali kalmamıştır. Aklından geçirmesi bile hayal olmuştur. Böylece küresel oyun kurucular, boş arenada tek başına kalıp küresel düzeni kolaylıkla yönlendirme imkânı bulmuştur.
Bu paradigma başkalaşması hayatın doğal akışı ile ortaya çıkan bir değişim değil küresel oyun kurucuların stratejik planları ile yürütülmüş bir hayatın bütününe yönelik bir dönüşümdür. Modern paradigmanın kurucu aklını oluşturan Royal Society bünyesinde bilimsel bilgi metodolojisi (deney-gözlem-hiptez-teorem) ile kurgulanıp, görev verilen kişilerce yürütülen çalışmalar Masonik paralel örgüt ağı üzerinden küresel ölçekte yapılan PR kapsamında bilimsel tez güzellemeleri ile herkese doğru olarak kabul ettirilmiştir. “Nullius in verba” (tüm sözler hükümsüzdür.) mottosu ile her şeyi sil baştan dizayn eden bu küresel oyun kurucu akıl “Yeni bir dünya” ülküsü ile dünyayı ulus devletlere göre ayrıştırıp Süleyman Mabedinde meskûn küresel derin aklın direktifleri ile şekillendirmek istemiştir. Bu kapsamda müzikte Beethoven’dan fizikte Newton’a görevler verip tüm alanlarda bilimsel teoriler geliştirirken Etnisitesini din edinmiş Yahudi aklı tarafından kurgulanan etnik tarih tezi, teorisi, teoremi hazırlama görevi de Kraliyet kütüphanesinde doğu dilleri sekreteri olan Joseph de Guignes’e verilmiştir.
Türklere köken uydurmak için 1745’te görev alan De Guignes 1748’de tamamlanıp Akran Değerlendirmesi yapılarak Royal Society onayı ile “Mémoire historique sur l'origine des Huns et des Turcs” (Hunların ve Türklerin kökenine dair tarihi hafıza ) adı ile yayınlanan kitapla ilk adım atılır. Saçma sapan bu teoriler Masonik küresel şebekenin PR’ı ile doğru bir şeylermiş gibi Alaturka Medeniyet havzasında meşhurlaştırılır. Bu saçmalıkların müellifi bu kitabı tamamlamanın ödülü olarak Royal Society üyeliğine kabul edilir.
Etnik Türk Tarih teoremi ile kurgulanan senaryo şudur. İslam dinine giren her etnisiteden tüm insanlar TÜRK olarak kendini kabul eder ve tüm dünyada da Türk denilince Müslümanlar kastedilir. Bu teori ile ise Türk denen şey Moğolistan’dan gelmiş birkaç çadırdan oluşan bir kabile, bir etnisite olup bu coğrafyalarda işgalcidir. Bu kabul edilirse artık haçlı seferi düzenlemeye gerek kalmayacak bu işgalcileri anayurtlarından kovmak üzere yerli etnisitelerden devşirilen kişler ideologların üfürükleri ile tılsımlanarak bu görevi çağrılacaktır.
Tam 100 yıl bu teorem masonlarca dillendirilip “bir kişiye kırk gün deli dersen deli olur” benzeri bu yalanların tekrarlanması ile artık bu ifadelere inanan tipler türetilir. Nihayet 1876’da David Léon Cahun adlı Yahudi Türk teoremini ispat için devreye girdi. De Guignes gibi öle sadece uçuk kaçık apsürt hikayeler yerine daha zekice bir yol takip ederek bir yerde gördüğü bir taştaki çiziği bir coğrafyada duyduğu bir ezgideki tizliği amuda kalkan zorlama uydurmalar ile sözüm ona Türklüğün bir etnik aidiyet olduğunu bilimsel(!) olarak pekiştirir. Türklerin bulundukları her coğrafyada işgalci olduğunu kahramanlık destanlarına dönüştürücü hamaset dili ile ideolojik üfürklerle tılsımlanmış mankurtlara kabul ettirir. 1877’de La banniere bleue (Gök Bayrak), 1891’Hassan le janissaire,(Yeniçeri Hasan), 1896 ‘da Introduction a l'historie de l'Asie (Asya Tarihine Giriş), kitaplarını kaleme aldı. Ziya Gökalp’ın Türkçülüğün Esasları Kitabı’nın giriş kısmında da belirttiği gibi artık bu fikirler ile Yeni Türkler (Jön Türk) doğmuş Türkçülük etnik ırkçılığa evirilmiştir. Bu birkaç çadırlık işgalcilerden kurtulmak için yeni ırklar icadı zamanı gelmiştir. Postkolonyalist yaklaşımla yeni koloniler kurmak için Irksallaştırma (Racialization) ideolojik süreci örgütlenmiş, bu dönemde ben Türk’üm diyen milyonlar içerisinde bu komüno-faşist ideologların üfürükleri ile tılsımlanan mankurtlar Türk mefkûre, ideal, ülkü ve pratiğinden kopup kendisini başka bir şey sanmaya başlamış yeni kolonizasyonun şovalyeleri olmuştur. Ayrılıkçı terör örgütü olarak yapılanan ve işgalciler den dış destekle beslene bu azgın azınlıklar mütedeyyin çoğunluğu bastırarak kurtarılmış bölgeler ilan etmiş. Böylece ulus devletler dönemi başlamıştır.
Etnik çeşitlilikleri ile Müslümanlar Türk olarak küresel ölçekte tanınırdı. Avrupa halklarını peşine takan Türk hayranlığı bir akım olarak, Babür, Osmanlı ve Altın orda halklarının tamamına ait mimari sanat folklor giyim tarzı esintilerinin batı dünyasındaki adı ALATURKA (Türk usulü) ve bu ALATURKA MEDENİYET değerlerine öykünme modasına da “Turquerie” (Türk Hayranlığı) denilmekteydi.
Batıda Rum Uygarlık Havzasındaki Rumlar; (Ellinofoni musulmani), Bulgar (Pomak, ahryan, poganets, marvak, poturnak), Arnavut, Mekadon, Sırp (Srbi muhamedanci), Hırvat (Hrvatski muslimani), Boşnak ve birçok mağribi (ifrikiye halkı) Berberi, Kıpti Rumluktan çıkıp Müslümanlığı kabul edince İkonperestlikten (ikonofil) çıkıp Türk oluyordu
Kuzeyde ki Hun Uygarlık Havzasındaki Müslüman olan Slavlar Çek (Citaci=okuyucular), Macar, Leh (Litvanyalı Lipkalar), Slovak (Torbeşler, Goraniler), Tatar, Gürcü, Ermeni, Çerkes, Adige, Karaçay, Kabartay, Balkara, Ubih, Abaza, Abhaz, Sapsığlar (Celile’ye göçmüş Gaffar Quma’lar dahil), Nogaylar, Çeçenler, İnguşlar, Batslar, Kumuklar, Kalmuk, Tuva, Saka, Yakut, Didolar, Avarlar, Andiler, Tabasaranlar, Laklar, Darginler, Khaydag ,Cudaxar , Akuşa/Urakha, Lezgiler, Tatlar, Ketşler, Azeri, Kıpçak, Başkud, Hazara, Oğuz, Kazak, Özbek, Türkmen, Kırgız, Tacik, Uygur, Tabgaç Müslüman olmuşsa Paganlıktan çıkıp Türk olmuştur.
Dünyanın ortasındaki Pers Uygarlık havzasında Süryani, Gorani, Soran, Gurmace, Zazaki, Farisi, Eftalit, Beluci, Pamiri, Soğd, Cammu, Keşmir,, Afgan, Peştu, Pencap, Tacik Müslüman olmuşsa Mecusluktan, Zerdüştlükten çıkmış Türk olmuştur.
Doğuda Çin Uygarlık Havzasında, Tay, Hitay, Han, Hui, Donşian, Salar, Bonan Müslüman olmuşsa Çinli Budistlikten çıkıp Türk olmuştur.
Ve güneyde Sevahili (İndus) Halklardan Moro, Endonez, Malay, Açe, Bengal, Hint, Sint, Maçin Müslüman olmuşsa Hinduluktan çıkıp Türk olmuştur.
Kaşgarli Mahmud’un Divan-ı Lugati Türk’te ifade ettiği şekliyle 8 bin fersah çaplı(1 fersah=5,5 km) dünyada 5 bin fersah boyundaki alana yayılmış halkların Müslümanlaşması ile oluşan bu Alaturka Medeniyet başlangıçtan moderne hep aynı coğrafyalardaki halkları şamil bir kimlik olmuştur.
Tüm dünya da bütün halkalar Türk denince bunu anlarken hatta Haçlı seferlerin düzenlenirken Türklere karşı bir sefer olarak adlandırılırken “Nullius in verba” (tüm sözler hükümsüzdür.) mottosu ile herkesin aynı şeyi anladığı TÜRK kavramı da hükümsüz kılındı ve uyduruk bir teorem üzere Türklük bir etnisiteye indirgendi. Tüm çeşitliliği ile mimariden sanata estetikten diyalektiğe alt yapıdan üst yapıya hatta folklordan menüye entegre olmuş, değerler merkezli birlik sağlamış bu BÜYÜK BİZ etnisite teoremleri ile parçalanmak istendi.
Putperst Arapları, Ateşperest Persleri, ikonist Bizans’ı ortadan kaldırıp bu batıl dinlerden arınan insanlar ile Büyük BİZ olmuş Türk, Nizam-ı Alem için İla-yı Kelimetullah ülküsü ile Roma’yı Kızılelma ilan etmişti. Protestanlığın kurucusu Katolik Papaz Martin Luther’in ifadesi ile (Roma'da Şeytan Tarafından Kurulmuş Papalığa Karşı) Allah’ın adaletini tesis adına mücadele veren onlarca farklı etnik aidiyetten insanların evrensel ölçekte kabul gören ismi Türk’tü. Hatta Martin Luther’in çıkışlarında esasen fikir babası olan bu gün özellikle Avrupa Topluluğu bünyesinde adına Öğrenci değişim programı yürütülen Türkofibi yaşayan Papaz Erasmus’ta Marthin Luther gibi Türk kelimesi ile sadece Müslüman kimliği kastediyordu.
Türklük etnik bir aidiyet değil, etnik aidiyetleri red hiç değildir. Evrensel ölçekte kabul edilmiş anlamıyla Türklük ALATURKA MEDENİYET’e mensubiyettir.
Doğuda Çin, Batıda Rum, Kuzeyde Hun (Rus), Güneyde Hint (Sevahili=Sahil Halkları) ve ortada Pers uygarlık havzasına mensup halklarda kim Müslüman olmuşsa Türk olmuştur. Bugün global alamda mimariden folklora, estetikten diyalektiğe, giyim tarzından damak tadına, üretim faktörlerinin örgütlenmesinden istihdamın modellenmesine, eşya kullanım kültünden çevre ile ilişkilere değin Alaturka olarak bilinen değerler manzumesi işte bu çeşitliliğin entegrasyonu ile oluşmuş medeniyet değerleridir. Herkesin kendisinden bir şeyler koyduğu ve herkesin bu bizim değerlerimiz diye içselleştirdiği Alaturka Medeniyete mensubiyetle oluşan BÜYÜK BİZ ‘in adıdır; Türk.
Türklük bir hamaset değil. Hakikattir.
Kütüphaneler dolusu uydurulmuş bilgi kirliliğinden arınarak…
Etimolojik, epistemolojik ve ideolojik açıdan kronolojik olarak incelenirse görülecektir ki Emeviler’in çöküşü ve Abbasiler’in doğuşu ile dünya literatürüne giren TÜRK kavramı bir ulus devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olmak tanımından çok hem de çok öte ulus devlet üstü bir ortak kimliktir.
Rum Uygarlık havzasında hortlayan islamofobik, zenofobik yaklaşımlara karşı Türkiye’nin son yıllardaki küresel gündemde etkinliği ve diaspora Türklerinin benliklerine özgü duruşları ile mankurt uyanıyor. Tılsım Bozuluyor. Türk; ulus devlet ötesi bir kimlik olarak yeniden evrensel kapsayıcılığı ile global kabul görüyor.
Bu gün dahi Kamçatka’dan İskandinavya’ya, Sibirya’dan Madagaskar’a, Moro’dan Mora’ya hatta Sana’dan Sürinam’a tüm coğrafyalardaki Müslüman halkların ortak değerler manzumesi ALATURKA MÜSLÜMANLIK olup bu coğrafyalar ve bu coğrafyalara aidiyet bağı olan diaspora halklarının ortak kimliği olacak değerler manzumesi ALATURKA’dır.
Modern Dünyadaki küresel kaos’tan kurtuluşun reçetesi ALATURKA yazılmalıdır. Ayrılıkçı etnik tarih paradigmasını dönüştürecek birleştirici Türk Tarih Tasavvuru bu reçete olacaktır. İşte o vakit ferdi yaşam standartlarını havi fıkıh ciddiyetinde pratikle dünününde buluşanlar BÜYÜK BİZ olup yarınlarında buluşacak.
aRZ-I mEVUD teranelerini tekrarlayarak tersten onların propoganda ve PR'larını yapmak yerine Diyar-ı Etrak çağrıları ile insanlığı buluşturmak adına efor sarfedersek zenofobik yaklaşımlarla ötekileştirilen Alafranga Asimilasyoncu anlayışla taciz edilen, arabesk Kafa karışıklığı ile bunalım takılan diaspora halkları başta olmak üzere tüm dünyada bilinirliği zirvede, pozitif imajıyla her kesimde kabul gören, kendi kendisinin PR'ını yapmaya muktedir bir kimlik olan tüm yaşam ayrıntısına dair pratik uygulamaları olan ve uygulanabilirliği asırlarca sürdürülen ALATURKA MÜSLÜMANLIK değerleri ile insanlığı buluşturabiliriz.
DİP NOT:
Fransızca: https://www.digitale-sammlungen.de/en/view/bsb10787166?page=6,7
Türkçe: https://archive.org/details/hunlarntrklerinm01guig/page/n7/mode/2up
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Galatasaray | 20 | 17 | 0 | 3 | 53 | 22 | 54 | +31 |
2 | Fenerbahçe | 20 | 15 | 2 | 3 | 52 | 20 | 48 | +32 |
3 | Samsunspor | 20 | 12 | 4 | 4 | 34 | 19 | 40 | +15 |
4 | Eyüpspor | 21 | 11 | 4 | 6 | 34 | 19 | 39 | +15 |
5 | Göztepe | 20 | 10 | 6 | 4 | 40 | 26 | 34 | +14 |
6 | Beşiktaş | 20 | 8 | 4 | 8 | 29 | 21 | 32 | +8 |
7 | Başakşehir FK | 20 | 8 | 7 | 5 | 35 | 30 | 29 | +5 |
8 | Çaykur Rizespor | 20 | 8 | 9 | 3 | 22 | 31 | 27 | -9 |
9 | Gaziantep FK | 20 | 7 | 8 | 5 | 26 | 28 | 26 | -2 |
10 | Trabzonspor | 19 | 6 | 6 | 7 | 34 | 24 | 25 | +10 |
11 | Alanyaspor | 20 | 6 | 7 | 7 | 24 | 28 | 25 | -4 |
12 | Kasımpaşa | 20 | 5 | 5 | 10 | 32 | 37 | 25 | -5 |
13 | Konyaspor | 21 | 6 | 9 | 6 | 27 | 33 | 24 | -6 |
14 | Sivasspor | 21 | 6 | 10 | 5 | 26 | 35 | 23 | -9 |
15 | Antalyaspor | 20 | 6 | 10 | 4 | 22 | 39 | 22 | -17 |
16 | Bodrum FK | 21 | 4 | 13 | 4 | 15 | 29 | 16 | -14 |
17 | Kayserispor | 19 | 3 | 9 | 7 | 19 | 39 | 16 | -20 |
18 | Hatayspor | 20 | 1 | 12 | 7 | 21 | 37 | 10 | -16 |
19 | Adana Demirspor | 20 | 2 | 16 | 2 | 17 | 45 | 5 | -28 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Kocaelispor | 21 | 14 | 5 | 2 | 34 | 19 | 44 | +15 |
2 | Fatih Karagümrük | 21 | 11 | 5 | 5 | 36 | 20 | 38 | +16 |
3 | Erzurumspor FK | 21 | 11 | 7 | 3 | 26 | 16 | 36 | +10 |
4 | Çorum FK | 22 | 9 | 5 | 8 | 29 | 20 | 35 | +9 |
5 | Bandırmaspor | 22 | 9 | 6 | 7 | 29 | 27 | 34 | +2 |
6 | İstanbulspor | 21 | 10 | 8 | 3 | 34 | 24 | 33 | +10 |
7 | Gençlerbirliği | 21 | 9 | 6 | 6 | 23 | 19 | 33 | +4 |
8 | Boluspor | 21 | 9 | 8 | 4 | 30 | 26 | 31 | +4 |
9 | Keçiörengücü | 21 | 8 | 7 | 6 | 27 | 25 | 30 | +2 |
10 | MKE Ankaragücü | 21 | 9 | 9 | 3 | 27 | 21 | 30 | +6 |
11 | Pendikspor | 21 | 8 | 7 | 6 | 28 | 25 | 30 | +3 |
12 | Amed SK | 21 | 7 | 5 | 9 | 21 | 19 | 30 | +2 |
13 | Esenler Erokspor | 21 | 8 | 8 | 5 | 27 | 26 | 29 | +1 |
14 | Manisa FK | 21 | 9 | 10 | 2 | 26 | 28 | 29 | -2 |
15 | Ümraniyespor | 21 | 8 | 8 | 5 | 30 | 29 | 29 | +1 |
16 | Iğdır FK | 21 | 7 | 9 | 5 | 22 | 23 | 26 | -1 |
17 | Sakaryaspor | 21 | 6 | 7 | 8 | 25 | 29 | 26 | -4 |
18 | Şanlıurfaspor | 21 | 7 | 10 | 4 | 26 | 29 | 25 | -3 |
19 | Adanaspor | 21 | 3 | 11 | 7 | 17 | 37 | 16 | -20 |
20 | Yeni Malatyaspor | 21 | 0 | 21 | 0 | 10 | 65 | 21 | -55 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Sarıyer | 19 | 14 | 0 | 5 | 46 | 9 | 47 | +37 |
2 | Batman Petrolspor | 19 | 13 | 5 | 1 | 35 | 18 | 40 | +17 |
3 | GMG Kastamonuspor | 19 | 11 | 2 | 6 | 32 | 16 | 39 | +16 |
4 | Altınordu | 19 | 10 | 2 | 7 | 35 | 15 | 37 | +20 |
5 | Adana 1954 Futbol Kulübü | 19 | 10 | 5 | 4 | 37 | 20 | 34 | +17 |
6 | 24Erzincanspor | 19 | 8 | 3 | 8 | 28 | 17 | 32 | +11 |
7 | İskenderunspor A.Ş. | 19 | 8 | 4 | 7 | 28 | 17 | 31 | +11 |
8 | Beykoz Anadolu | 19 | 9 | 6 | 4 | 28 | 24 | 31 | +4 |
9 | Fethiyespor | 19 | 7 | 6 | 6 | 24 | 21 | 27 | +3 |
10 | Kırklarelispor | 19 | 5 | 6 | 8 | 21 | 21 | 23 | 0 |
11 | Isparta 32 Spor | 19 | 4 | 6 | 9 | 16 | 19 | 21 | -3 |
12 | Kepezspor FAŞ | 19 | 5 | 9 | 5 | 21 | 27 | 20 | -6 |
13 | İnegölspor | 19 | 4 | 7 | 8 | 18 | 25 | 20 | -7 |
14 | 1461 Trabzon FK | 19 | 5 | 10 | 4 | 22 | 27 | 19 | -5 |
15 | Sincan Belediye Ankaraspor | 19 | 3 | 10 | 6 | 14 | 28 | 15 | -14 |
16 | Karaköprü Belediyespor | 19 | 2 | 10 | 7 | 19 | 33 | 13 | -14 |
17 | Altay | 19 | 4 | 13 | 2 | 16 | 42 | 11 | -26 |
18 | Hes İlaç Afyonspor | 19 | 0 | 18 | 1 | 6 | 67 | 5 | -61 |
Takım | O | G | M | B | A | Y | P | AV | |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | Bursaspor | 17 | 13 | 0 | 4 | 36 | 5 | 43 | +31 |
2 | Karşıyaka | 17 | 10 | 3 | 4 | 27 | 14 | 34 | +13 |
3 | Düzcespor | 17 | 9 | 3 | 5 | 26 | 15 | 32 | +11 |
4 | Belediye Kütahyaspor | 17 | 9 | 4 | 4 | 29 | 17 | 31 | +12 |
5 | Muş Spor Kulübü | 17 | 7 | 2 | 8 | 21 | 14 | 29 | +7 |
6 | Silifke Belediye Spor | 17 | 7 | 4 | 6 | 32 | 21 | 27 | +11 |
7 | Anadolu Üniversitesi | 17 | 7 | 5 | 5 | 22 | 13 | 26 | +9 |
8 | Bornova 1877 | 17 | 5 | 5 | 7 | 26 | 26 | 22 | 0 |
9 | Kahramanmaraşspor | 17 | 6 | 7 | 4 | 17 | 22 | 22 | -5 |
10 | Artvin Hopaspor | 17 | 5 | 6 | 6 | 12 | 19 | 21 | -7 |
11 | 23 Elazığ Futbol Kulübü | 17 | 4 | 7 | 6 | 10 | 16 | 18 | -6 |
12 | Tokat Bld Plevnespor | 17 | 3 | 7 | 7 | 11 | 18 | 16 | -7 |
13 | Kırşehir Futbol SK | 17 | 4 | 9 | 4 | 18 | 31 | 16 | -13 |
14 | Bulvarspor | 17 | 2 | 9 | 6 | 15 | 31 | 12 | -16 |
15 | Kuşadasıspor | 17 | 3 | 13 | 1 | 13 | 31 | 10 | -18 |
16 | Ergene Velimeşe | 17 | 2 | 12 | 3 | 7 | 29 | 9 | -22 |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
01/02/2025 | Kayserispor | vs | Trabzonspor |
01/02/2025 | Başakşehir FK | vs | Samsunspor |
02/02/2025 | Adana Demirspor | vs | Kasımpaşa |
02/02/2025 | Göztepe | vs | Alanyaspor |
02/02/2025 | Fenerbahçe | vs | Çaykur Rizespor |
03/02/2025 | Gaziantep FK | vs | Galatasaray |
09/02/2025 | Alanyaspor | vs | Fenerbahçe |
09/02/2025 | Antalyaspor | vs | Başakşehir FK |
09/02/2025 | Bodrum FK | vs | Göztepe |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
01/02/2025 | Gençlerbirliği | vs | Iğdır FK |
01/02/2025 | Pendikspor | vs | Adanaspor |
02/02/2025 | Şanlıurfaspor | vs | İstanbulspor |
02/02/2025 | Ümraniyespor | vs | MKE Ankaragücü |
02/02/2025 | Amed SK | vs | Sakaryaspor |
02/02/2025 | Manisa FK | vs | Fatih Karagümrük |
02/02/2025 | Esenler Erokspor | vs | Boluspor |
07/02/2025 | Gençlerbirliği | vs | Esenler Erokspor |
08/02/2025 | Iğdır FK | vs | Pendikspor |
08/02/2025 | Yeni Malatyaspor | vs | Erzurumspor FK |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
01/02/2025 | Beykoz Anadolu | vs | Batman Petrolspor |
01/02/2025 | Fethiyespor | vs | İskenderunspor A.Ş. |
01/02/2025 | GMG Kastamonuspor | vs | Altay (H:1) |
01/02/2025 | Kepezspor FAŞ | vs | Sarıyer |
01/02/2025 | Kırklarelispor | vs | Adana 01 Futbol Kulübü |
01/02/2025 | 24Erzincanspor | vs | 1461 Trabzon FK |
02/02/2025 | Isparta 32 Spor | vs | Altınordu |
02/02/2025 | Sincan Belediye Ankaraspor | vs | Karaköprü Belediyespor |
08/02/2025 | Adana 01 Futbol Kulübü | vs | 24Erzincanspor |
08/02/2025 | Sarıyer - Isparta 32 Spor | Sarıyer ligdeki son 19 maçında hiç kaybetmedi | Sarıyer yenilmez |
08/02/2025 | İskenderunspor A.Ş. - İnegölspor | İskenderunspor A.Ş. ligde evindeki son 7 maçında hiç kaybetmedi | İskenderunspor A.Ş. yenilmez |
Tarih | Ev Sahibi | Sonuç | Konuk Takım |
---|---|---|---|
01/02/2025 | Bursaspor | vs | Ergene Velimeşe (H:1) |
01/02/2025 | Kuşadasıspor | vs | Kahramanmaraşspor |
01/02/2025 | Silifke Belediye Spor | vs | Anadolu Üniversitesi |
02/02/2025 | Artvin Hopaspor | vs | Bornova 1877 |
02/02/2025 | Belediye Kütahyaspor | vs | Muş Spor Kulübü |
02/02/2025 | Kırşehir Futbol SK | vs | Tokat Bld Plevnespor |
02/02/2025 | 23 Elazığ Futbol Kulübü | vs | Karşıyaka |
09/02/2025 | Anadolu Üniversitesi | vs | Belediye Kütahyaspor |