Cecil John Rhodes...Kendisi Cape Town İngiliz sömürgesinin genel valisi olmakla birlikte şimdiki Zimbabwe, Malavi ve Zambiya'dan müteşekkil topraklara "Rodezya" olarak adını veren 1853-1902 yılları arasında yaşamış İngiliz siyasetçi ve iş adamı...
Cecil Rhodes'in adıyla kurulan uyduruk ülke Rodezya'nın başkentinin adı da Robert Cecil'in dedesi de Lord Salisbury'den kalmadır. Ancak, Rodezya'ya başkent olan Salisbury kentinin adı 1982 yılından beri Harare'dir
Adı Robert Arthur Talbot Gascoyne-Cecil olan Robert Cecil'in dedesi, Avam ve Lordlar Kamarası üyeliği, Hindistan Dış İşleri Bakanlığı, dört defa Kraliyet Dış İşleri Bakanlığı, Muhafazakar Parti Genel Başkanlığı ve 1886- 1902 yılları arasında üç kere farklı zamanlarda olmak üzere on üç yıl da başbakanlık yapan İngiltere'nin "splendid isolation" yani "muhteşem yalnızlık" politikasının mucidi ve icracısı Salisbury Markisi; meşhur adıyla Lord Salisbury'dir.
Torunu Robert Cecil'den bir yıl sonra ölen Lord Salisbury,, "Ermeni Sorunu'nu kaşıyan bir devlet adamı olması yanında yine farklı zamanlarda uzun süreler başbakanlık yapmış Gladstone gibi geleneksel Osmanlı dostluğu siyasetini sonlandıran İngiliz devlet adamlarından biridir.
İşte, Lord Salisbury'nin torunu Cecil John Rhodes,
dünya elmas üretim ve ticaretinin yüzde doksanını elinde tutan De Beers Madencilik Şirketi'ni kuran ve bu şirketin görünürdeki sahibidir. Görünürdeki sahibi; çünkü De Beers Madencilik Şirketi'nin arkasındaki sermaye, tıpkı Rhodes'in teşvikiyle kurduğu diğer şirket olan BSAC'da (British South African Company) olduğu gibi Rothschild sermayesiydi. Rhodes için Rothschild'lerin mutemeti de denmektedir. Rothschild ailesi, 18. yüzyılın sonlarına doğru, Frankfurt'ta Yahudi banker baba Mayer Amschel Rothschild tarafından beş oğlunu Avrupa'nın beş önemli merkezinde banka kurmak üzere organize etmesiyle Avrupa finans ve siyasetinde etkili olan bir ailedir. Rothschildlerin bir tanesi Frankfurt'ta kalırken biri Londra'ya, biri Paris'e, biri Viyana'ya ve bir diğeri de Napoli'ye yerleşmiştir. İşte, tam bir beyaz, Avrupa ve İngiliz ırkçısı olan Cecil. Rhodes, Rothschild ailesinin Londra kolu ve Siyonizmin babası olan Nathaniel Rothschild'e karşı bırakın ırkçılığı çok yakın bir dostluğu tercih edecekti. Çünkü, İngiliz ve Yahudi kendi hedeflerine ulaşabilmek için birbiriyle yürümeyi seçmişti.
Sonuç olarak Rhodes Cecil; İngiltere Kraliyeti adına ve Rothschild desteğiyle Güney Afrika'nın kıymetli madenlerine özellikle elmas cevherlerine çöken adamdır...
Cecil Rhodes, aynı zamanda 1891'de "Rhodes Derneği"ni de kuran adamdır. Bu derneğin ismi meşhur adıyla Türkçe'de "Yuvarlak Masa" olarak bilinen "Round Table"dir. Cecil Rhodes, John D. Rockefeller, John P. Morgan, Andrew Carnegie ve Mayer A. Rothschild’dan oluşan, dünyayı yönettiği söylenen " Muhteşem Beşli" de denilen "Yuvarlak Masa". Aslında,Yuvarlak Masa mitolojik bir kahraman olma ihtimali de bulunan Briton Kral'ı Arthur''a nispet edilen bir bir şövalyelik örgütüdür.
Cecil Rhodes'in ölümünden sonra, Yuvarlak Masa'nın başına yardımcısı Lord Alfred Milner'in geçtiği söylenir.
Cecil Rhodes, kendini İngiltere idealine öylesine vermiştir ki hiç evlenmediği gibi cinsi münasebete en küçük bir alaka duymadığı söyleniyordu. Tıpkı Mareşal Montgomery, Mareşal Aucchinfeck, General Gordon, Lord Kitchener gibi... Gerçi bunların hakkında başka türlü iddialar da vardı ama öncelikleri mücerret anlamda bir İngiltere idealiydi. Alfred Milner ise ancak 67 yaşında evlenecekti...
"Bizim (İngilizlerin) dünyadaki en iyi ırk olduğumuzu ve dünyada ne kadar çok yaşarsak, insan ırkı için o kadar iyi olduğunu iddia ediyorum. Daha fazla toprak elde etmek için her fırsatı değerlendirmek bizim görevimizdir ve daha fazla toprak demenin daha çok Anglo Sakson ırkı demek, dünyanın sahip olduğu en iyi, en insani, en onurlu ırk demek anlamına geldiği fikrini sürekli olarak gözlerimizin önünde tutmalıyız.'' diyerek "Beyaz Adamın Yükü" olarak romantikleştirilen liberal emperyalist İngiltere düşüncesini en net şekilde ortaya koyan Cecil Rhodes; aynı zamanda " herkese hangi milliyetten olmayı tercih edeceklerini sorun, yüzde doksan dokuzu İngiliz olmayı seçecektir" demiş.
"Ne mutlu İngiliz'im diyene" diyor yani Cecil Rhodes ... Sözle değil eylemle gerçekleştirmiş İngiliz bir neslin temsilcisi olarak bir hamaset değil bir eylem olarak "Ne mutlu İngiliz'im diyene" diyor.
Bu bakımdan ister ne mutlu Türküm diyenler, ister elhamdülillah Müslümanım diyenler, ister aydınlanma ve çağdaş uygarlık düzeyi hamasetçileri bu ülke, bu devlet ve bu millet için mücerret iddialar yerine müşahhas işler gerçekleştirerek önce rüştlerini ispat etmeleri gerekir..Yoksa söyledikleri söz eskilerin deyimiyle sadece laf-ı güzaf olmaktan öteye gitmez. Şairin söylediği gibi 'lafını çok işittik, şimdi iş inkilapta"...