Bugun...


Tarık TORUN

facebook-paylas
Yedi Günde Ecdadın İzinden Balkanlar: 2. GÜN
Tarih: 31-01-2025 11:38:00 Güncelleme: 03-02-2025 16:53:00


2. Gün

         2. Günde Ohri gölünün kaynaklarını aldığı alana gidiyoruz. Göl deniz seviyesinden yaklaşık 700 metre yükseklikte, 388 km² lik bir alana sahip tektonik bir göl olup, dünyanın en eski göllerindendir. Kuzey Makedonya ve Arnavutluk sınırları içerisinde kalmaktadır. Gölün altında bir şehir ve hatta Hitler’in hazinelerinin olduğu rivayetini rehberimiz söylüyor

        Ohri gölü kıyısında pek çok tesis bulunmaktadır. Bizim gittiğimiz tesis Ohri’nin kaynaklarının çıktığı çok güzel bir alan. Gölün kaynağı olan ırmak UNESCO koruması altına alınmış. Irmak üzerinde motorlu tekne, kayık keyfi yapmak mümkün. En derin yeri 3,5 metre olan ırmağın suları buz gibi ve rahat rahat içilebilecek kadar temiz. Görebileceğiniz en berrak sulardan biri. Buraya gelen insanlar yemyeşil doğanın içinde sandal keyfi yapmaktadırlar.

        Bu çevrede yaklaşık 365 kilesinin bulunduğu ifade ediliyor, biz burada bulunan St Naum Manastırı’nı ziyaret ediyoruz. Bu manastırın faal olduğunu görüyoruz. Manastıra yılda bir kez zenginler erzak desteği veriyormuş. Yapılan erzak desteğindeki maddelerin hammadde olarak verilmesi gerekiyormuş. Rahip ve rahibeler bunları işleyerek kullanılır hale getiriyormuş. Rehberimiz rahip ve rahibelerin Kur'anı bildiklerini ve okuduklarını söylüyor. Manastırı gezmek eskiden ücretsizmiş ama şimdi ücret alınıyor. Ayrıca bu bölgede Selanik'ten Ohri'ye gelen Aziz Kyrillos ve Aziz Methodios kardeşler, Yunan ve İbrani alfabesinden yararlanarak Kiril Alfabesi'ni meydana getirdiklerini rehberimiz ifade ediyor

           Buradan hareketle Ohri şehir merkezine gidiyoruz. Merkezde iki cami var, bunlardan biri Ali Paşa Camii diğeri de Pir Mehmet Hayatî Halveti Dergâhı Camiidir. Dergâhın camisi ikindi namazında açık oluyormuş. Şehirde gezerken Safranbolu tipindeki evlerin olduğu mahalleler dikkat çekiyor. Bunların büyük kısmı eskiden Türklere aitken sonra el değiştirmiş. Bunlardan en bilineni büyük bir ev olan Celal Ağa Konağı. Bu konak günümüzde ülkenin önde gelen ailelerinden Robev ailesine ait. Şehrin önemli eserleri Ayasofya kilisesine ve antik tiyatroya ulaşıyoruz. Bu tiyatro günümüzde ülkenin en önemli festivallerinden biri olan Ohri Festivali'ne ev sahipliği yapıyor. Festival hazırlıkları başlamış durumda. Şehrin içinden biraz yokuş boyunca yürüyerek "Elveda Rumeli" dizisinin çekildiği kaymakamlık binasına ulaşıyoruz. Bu bina günümüzde başpiskoposun rezidansı olarak kullanılıyor. Şehrin hemen hemen her tarafında bol sular olduğu için yokuşun sonunda bir çeşmeden kana kana su içiyoruz. Sonra buradan şehrin merkezini dolaşıyoruz. Genelde giyecek içecek mekânları alkollü. Şehrin merkezinde pek çok işletmenin Türk olduğunu görüyoruz. Ohri gölünden elde edilen inci burada meşhur olduğu için hediyelik inci satın alıyoruz. Yine Türklerin işlettiği bir çay ocağında mis gibi demleme çayı içiyoruz. Balkanlarda genelde pek çay içilmez kahve tüketilir.

         Yolculuğumuz şairler şehri Struga’ya doğru. Struga halkının büyük kısmı Müslümanlardan oluşuyor. Şehrin belediye başkanı Arnavut bir Müslüman. Ohri’ye 10-15 dakikalık bir mesafede olan Struga Ohri gölünün sularının boşaldığı gölün kenarında kurulmuş Ohri şehrinden daha güzel konumda. Yöneticilerce burası pek dikkate alınmıyor, turistlere pek gezdirilmiyor rehberin ifadesine göre Müslüman olduğu içinmiş. Struga Ohri'ye kıyısı olduğu gibi Ohri'nin gideğenine de sahip. Yani Ohri'nin suları Struga'dan akarak Adriyatik denizine dökülüyor. Şehrin içinden geçen Ohri gölünün sularının oluşturduğu sular boyunca çok çeşitli eğlence mekânları bulunuyor. Buralarda Türkiye’den gelen insanlara karşı özellikle soydaşlarımız çok büyük ilgi gösteriyor. Bu ilgiyi pek çok yerde görüyoruz. Hatta bizlere "Allah Türkiye'nin eksikliğini vermesin" diyen Müslüman soydaşlarımız bize Türkiye’nin Türkiye’den ibaret olmadığını hatırlatıyor. Ohri’ye varıp otelimize yerleşiyoruz, inşallah yarın yolumuz Üsküp...

3. Gün

 

        Kuzey Makedonya'nın Ohri şehrinden Başkent Üsküp’e doğru yola çıkıyoruz sabah erkenden. Yolumuz üzerinde uğrayacağımız pek çok yer var. Kuzey Makedonya 1991 yılında Yugoslavya’dan ayrılarak çetin bir süreç sonucunda bağımsızlığını kazanmıştır. Zaman zaman iç karışıklıklar olmuş 2001 yılında biriken iç gerilin silahlı çatışmalara neden olmuştur. Altı ay kadar süren bu iç çatışmalarda Müslüman Arnavutlar tarafından kurulan UÇK ile Makedonya güçleri arasında çatışmalar olmuş Avrupa Birliğinin devreye girmesiyle barış sağlanmıştır. Kuzey Makedonya’nın en turistik şehri Ohri'den ayrılarak başkent Üsküp'e doğru yola çıkıyoruz. Ama yolda uğrayacak duraklar var. Kuzey Makedonya’da hangi etnik grup %25 bir halka sahipse Kuzey Makedonya bayrağı le birlikte kendi halkının bayrağını da asabiliyor. Örneğin %25 oranını bulan Türkler Kuzey Makedon bayrağı ile birlikte Türk bayrağını da asabiliyor. Bu şekilde Gostivar’da Türk Bayrağı dalgalanıyor. Ama bu durum pimi çekilmiş bomba gibi bir gibi bir etkide oluşturabilir. Yaşanan çatışmaların en yoğun olduğu şehir Kalkandelen'e (Tetova) gidiyoruz ziyaret için.

 

       Yol boyunca Vardar Ovasını takip ediyoruz Burada ova boyunca akan Varda nehri 388 km uzunlukta olup bunun 301 km’si Kuzey Makedonya’da 87 km’lik kısmı Yunanistan topraklarından Ege denizine dökülmektedir. Rehberimiz başlıyor nehrin isminin ilginç bir hikâyesini anlatmaya: Osmanlı Komutanı bir yeniçeriyi ırmağın kaynağını bulması için görevlendirir. Yeniçeri geri geldiğinde komutan ne yaptın buldun mu var mı, diye sorar. Yeniçeri "var var ama yeri dar" der. Bunun üzerine adı nehrin adı Vardar olur. Vardar belli bir yerden sonra artık yer yer Müslümanlar ve Hristiyanlar için doğal bir sınır oluyor.

 

            Kalkandelen (Tetova) şehrine varıyoruz. Yine rehberimiz buranın hikâyesinde de Osmanlı ordusu buranın alınmasında çetin mücadelenin olduğunu hatta kalkanların delindiği için Kalkandelen adı verilmiş, burada öncelikli ziyaret yerimiz Harabati Baba Tekkesi. Tekke 1538 yılında Server Ali Baba adındaki Bektaşi tarafından kuruluyor. Farklı zamanlarda kullanılan tekke daha sonraları Tito zamanın da turistik tesise çevriliyor. 2001 yılına kadar da barların ve eğlence merkezlerinin! Olduğu bir yere dönüşüyor. 2001 yılında UÇK askerleri bir gece baskını ile tekkeyi ele geçiriyor ve o günden sonra da aslına uygun hale getirmeye çalışıyorlar.

          Bu tekkenin günümüzde tekrar bir kimlik kazanmasında TİKA'nın etkisi çok büyük. Burada tekkenin bakıcısı, koruyucusu olan Cumali ile tanışıyoruz. Cumali 2000'de Sırplarla savaşıyor, 2001 yılında ise UÇK askeri olarak savaşıyor. Sonrasında tekkenin bakımıyla ilgileniyor Tekkenin bir köşesinde de hikâyelerde geçen türden biraz dengesini kaybetmiş derviş kılıklı bir Bektaşi’yi de görüyoruz. Tekke'nin kapısında Türkiye ve Arnavutluk bayrağı dalgalanıyor. Yirmi dönüm arazinin üstünde yere sahip olan tekkede aşevi, konuklar için misafirhane, mescit ve her tarafından akan çeşmeler ayrıca yazları oturulan çok güzel bir kamelyası var. Tekkenin etrafı duvarlarla çevrili olup dört her yönünden birer olmak üzere dört kapısı bulunmaktadır rehberin ifadesine göre dört halifeye izafen.

 

         Tekkeden ayrılıp şehrin merkezinde bulunan ilginç bir camiyi ziyaret ediyoruz. Alaca Camii ilginç bir mimariye sahip. Cami iki kız kardeşin çeyiz parasıyla yapılmış. Bu camii inanılmaz bir renk cümbüşü ve resimlerle yapılmış. Duvarlarındaki resimlerden biri de insanlardan duydukları özlem ile Kabe'nin ve çevresinin çizilen resmi oldukça ilginç duruyor..

 

 

         Üsküp şehir merkezine Balkanların en büyük ABD Büyükelçiliğini görüyoruz. Yerel halk buranın bir dinleme merkezi olduğunu söylüyor. ABD burada çok güçlü. Üsküp

           Üsküp'teki ilk ziyaretimizi şehrin en yüksek noktasında kurulan Mustafa Paşa Camiidir. Evliya Çelebi Üsküp'te tepeden bakıldığında 121 camiye ait minareyi saydığını söylemiş. 1689 yılında veba salgını bahane edilerek bütün şehir yakılmış, yıkılmış. Şehirde günümüz de son yıllarda yapılan çalışmaların sayesinde yeniden yapılan ve restore edilenler dâhil 21 cami kalmış. Mustafa Paşa Camii 'de tarafından TİKA tarafından restore edilmiş en önemli camilerden biridir. Daha sonra Üsküp'ün fatihi Yiğit Bey'in daha yenilerde bulunan mezarını arkasından da oğlu İsa Bey adına yapılan camiyi ziyaret ediyoruz. Bu arada İsa Bey Bosna'nın fatihi olarak biliniyor. İsa Bey camiinin bulunduğu mahalle Yahya Kemal'in doğduğu mahalle de yer alıyor. İsa Bey Camiinin bahçesinde Yahya Kemal’in annesinin mezarını rehberimiz gösteriyor. Camiden çıkıp yürüyerek şehrin en işlek yerlerinden olan Türk çarşısını geziyoruz. Çarşı içindeki Murat Paşa Camii bütün cumalar da hutbenin Türkçe verildiği tek camii durumdadır.

      Şehri ikiye bölen Vardar'ın bir tarafında Müslümanlar diğer tarafında ise Hristiyanlar yaşıyor. Yakın bir zamanda çekilen ve TRT’de yayınlanan  "Balkan Ninnisi" dizisinin çekildiği mekânları ve tatbiki ecdat yadigârı Fatih Sultan Mehmet köprüsünü görüyoruz. Akşam saatleri yaklaştıkça hareketlilik artıyor. Müslümanların bulunduğu bölgedeki iş yerlerinin sahipleri Türkçe biliyor, bu sayede rahat rahat alışveriş yapabilirsiniz.

 

        Makedonya’nın geniş Meydanı'na geldiğinizde onlarca heykel bulunduğunu görüyoruz.. Sanki insandan çok heykel bulunuyor gibi. Büyük İskender, babası II. Filip, annesi, Osmanlıya karşı ayaklanan çete başları, ülkenin ünlü sanatçıları, şairler, edebiyatçıları vs. Bu heykeller ve binalar 2010 sonrasında yapılmaya başlanmış ve ne hikmetse hep Müslüman mahallelerin görüntüsünü kapatacak şekilde. Bu meydan özellikle geceleyin Vardar nehrinin kenarında yüzlerce insan ve ışıklar altında çok hareketli

 

4. Gün

          Kosova yolculuğu için Üsküp'ten ayrılıp Priştine'ye doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca Kosova hakkında bilgiler öğreniyoruz. Doğası yemyeşil, oldukça sulak bir ülkeler bölgesi Balkanlar. Yol boyunca bu yeşillikleri görmek mümkün.  Kosovalılar bağımsızlık ilan etmişler.  Halkın büyük bir kısmı Müslüman Arnavutlardan olmasına rağmen Sırplar yönetimi elinde bulunduruyormuş. Halkı sindirmek ve asimile etmek için Sırplar halka büyük baskılar kurmuş. Kosova'da yaşanan savaş sırasında halk Makedonya sınırına yüklenmiş ama Makedonya kabul etmeyerek sınırda kamplarda halkı toplamış. Bu baskılara dayanamayan Arnavutlar UÇK adında örgütlenerek ABD desteği ile mücadeleye başlamışlar. Kosova 1999 yılına kadar Sırbistan'ın özerk bir bölgesi olarak kabul edilirken aynı yıl BM kontrolüne geçmiş. 2008 yılında ise tek taraflı olarak bağımsızlıklarını ilan etmişler. Ama bu sefer de tamamen ABD kontrolüne geçmişler. Başkent Priştine'nin Belediye binasının önünde Kosova, Arnavutluk, AB ve ABD bayrağı asılı. Gençler üzerinde ABD etkisi belirgin olarak görülüyor, diyor rehberimiz. Halkın temel geçim kaynağı tarım, ama çok fazla göç veriyor. Gurbetçisi çok fazla. Yeni yapılmış ama panjurları kapalı durumda çok sayıda ev var. Ev sahipleri yılda bir ay gelip lüks arabaları ile kalır ve gidermiş.

 

           Kosova’da en önemli ziyaretimiz Sultan l..Murat Hüdavendigar Türbesi'ne. Osmanlı tarihinde savaşta şehit olan tek padişah. I..Kosova Savaşı'nın yapıldığı yerleri görüyoruz. Savaş sadece 8 saat sürmüş. Aslında Sırpların kaybettikleri savaş sonrası I. Murat savaş alanında yaralıları ziyaret ettiği esnada bir Sırp tarafından şehit ediliyor. Olayın oluş şekli farklı rivayetlere sahip ama bir gerçek var ki bu yaşananlar Sırp tarihinin en önemli olaylarından biri olarak tarihe geçiyor. Sırp milliyetçiliğinin temellerinin bu olay sonrasında atıldığı yazılır. Sırplar Sultan I. Murat şehit olduğu için savaşı kaybetmediklerine inanıyorlarmış türbe I. Murat'a ait iç organlar var. Yolda kokmasın diye iç organları burada gömülerek daha sonra naaşı Bursa'ya götürülüp burada da türbe yapılıyor. Burada ki türbeyi Bursa Osmangazi Belediyesi restore ettirmiş. Türbeye o zamandan itibaren Özbek bir aile türbedarlık yapıyor. Şu anda ise ailenin Boşnak gelini bakımıyla ilgileniyor. Türbeyi Sultan Reşat ziyaret ettiğinde on binlerce kişiyle karşılanıyor burada. Türbenin hemen yakınında bir termik bir santral var. Santralin çevreye yaydığı kirli havayı görmek mümkün.

          Priştine sonrasında istikamet Prizren. Pürzerin, çok altın olan yer anlamında bir kelimeden geliyormuş. Prizren'de de halkın büyük kısmı Müslüman ama Arnavut halkının milliyetçi duygularını burada net bir şekilde görebilirsiniz. Şehirde Osmanlıya karşı ayaklanan Arnavutların heykelleri, resimleri, hediyelik eşya olarak satılan figürleri bunu gösteriyor. Prizren'de Osmanlıdan kalan camiler dikkati çekiyor. Bunlardan bir tanesinin sadece minaresi var. Geçmişte yol genişletme bahanesiyle camiyi yıkmaya başlamışlar, halk bunu duyunca bölgede toplanmış. Minarenin etrafında insan zinciri oluşturarak yıkımı engellenmiş. Prizren Kosova'da en çok Türk'ün bulunduğu yer. Şehirde esnafın büyük kısmı Türkçe konuşuyor. Bu sayede rahatlıkla gezebiliyorsunuz. Bu dönem de aşırı sıcak olduğundan sokaklarda yer alan çeşmelerden akan buz gibi sular insanları ferahlatıyor. Prizren'in ortasından geçen ırmağın etrafındaki cafe ve restoranlar bizden yerler gibi rahatlıkla oturabileceğiniz yerler var. Kosova’dan ayrılıp Arnavutluk’a doğru yola koyuluyoruz. Balkan ülkeleri arasında iki sınır kapısı varken Kosova ve Arnavutluk arasında tek sınır kapısı var. Tahminimiz önümüzdeki yıllarda bu sınır kapısı da kalkar ve bu iki ülke birleşir.

 

5. Gün

 

         Güne Arnavutluk İşkodra’da başlıyoruz. Aslında İşkodra'da sadece geceyi geçirdik. Bu süreç içinde Arnavutluk ile ilgili bilmediğim bazı gerçekleri öğrendim. Arnavutlar oldukça milliyetçi bir milletmiş. Malum Osmanlıcılık fikir akımı Arnavutluk gibi ülkelerdeki ayaklanmalar sonucunda ortadan kalktı. Arnavutların, Osmanlıya dolayısıyla da Türklere karşı olumlu bakmadıklarını ülkedeki birçok yerde dikili olan Arnavut İskender heykellerinden anlayabilirsiniz. Bir katolik olan Arnavut İskender Arnavutların kahramanı durumda. Bu adamın tek özelliği Osmanlıya karşı ayaklanması ve ölene kadar 46 yıl boyunca Osmanlıya düşmanlık etmesi. Buna rağmen halk kahramanı olarak kabul ediliyorsa burada bir gariplik var Müslüman Arnavutlar açısından. Arnavutluk'un yakın tarihindeki Enver Hoca dönemi İslami değerler açısından tam bir hayal kırıklığı. Komünist ideoloji ile ülkeyi yöneten Enver Hoca tarihin ilk ateist devletini ilan etmiş. Bütün dinlere yasak koyarak adeta kendini tanrılaştırmış bir diktatör olarak ülkeyi yönetmiş. Dünyadaki ülkelerin hepsini de kendine düşman kabul ederek ülkesini tamamen izole etmiş. Öldüğünde Dünya'da borcu olmayan tek ülkenin lideri olarak ölmüş. Bu durum ülkeyi iyi yönettiği için değil hiçbir ülke ile ilişki kurmadığı için ortaya çıkmış. Enver Hoca sonrası da tam bir kaos olmuş. Ülkede silahlı gruplar ve suç çok fazla artmış. Bugün Dünya'nın en önemli suç örgütleri, mafyaları arasında gösterilir olmuş Arnavut mafyası. Son yıllarda ABD' den aldığı destekle de idealleri olan büyük Arnavutluk yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. Dünyanın en dağlık ülkelerinden biri olan Arnavutluk'tan ayrılarak Karadağ'a geçiyoruz.

 

 

Karadağ ziyareti tamamen turistik bir ziyaret oluyor. Doğa harikası bu ülkede ecdadımıza ait bir iz bulmak pek mümkün değil. Çalışmayı pek sevmeyen Karadağlılar rahatına çok düşkünmüş ve lüks yaşamayı severlermiş. Ülkenin geniş dağlık arazisinin önünde yer alan Adriyatik Denizi ile müthiş bir doğası ve güzel evleri ile müreffeh bir hayatı olduğu anlaşılıyor. İslâm'a dair bir simge yok gibi. Osmanlının bu ülkedeki hakimiyeti ticari ilişkileri bozulmasın diye sadece 1 yıl sürmüş, eser yapmaya fırsat olmadan fethedilen bu topraklar masa başında geri verilmiş. Karadağ’daki  Budva ise tam bir turizm kenti. Lüks otellerin, villaların ve yatların yer aldığı şehirde Ortodoks kilisesinin bulunduğu bölgeyi ve Balkanların ilk kütüphanesini görüyoruz. Sonrasında ise Kotor'u ziyaret ediyoruz. Kotor Adriyatik Denizinden sokulan uzun bir körfez içerisinde yer alan bir şehir. Şehirdeki nüfusun bir kısmı kale şehrinde yaşıyor. Kale içindeki şehirde yaşayan insanlar bunu bir ayrıcalık ve belki de üstünlük olarak görüyor. Kotor'daki kale içinde gezerken Ortaçağ Avrupası'nda hissediyoruz kendimizi. Kruvaziyer gemileri şehrin ne kadar önemli bir turizm merkezi olduğunu gösteriyor. Kilometrelerce gittiğimiz Adriyatik kıyıları boyunca eşsiz manzara bizi büyülüyor. Sonra kıyıdan içerilere doğru Bosna Hersek’e doğru yöneliyoruz.

 

        Arnavut ve Karadağ'dan sonra biraz daha ecdat eserlerinin ve Müslüman olduğu için daha bizden dediğimiz insanların topraklarına kavuşmanın heyecanıyla Bosna Hersek sınırına giriyoruz. Bosna halkının %50'sini Boşnaklar, %31'ini Sırplar , %14'ünü Hırvatlar ve %5'ini diğer milletler oluşturur. Ülke topraklarının %51.46'sı Boşnak ve Hırvatlar'dan oluşan Bosna Hersek Federasyonu, %48,52'si Sırplar'dan oluşuyor. Yol boyunca rehberimiz yaşanan zulümlerden ve katliamlardan bahsediyor. Onları dinlerken geçtiğimiz her noktada kim bilir ne acılar yaşanmıştır üzüntüsünü iliklerime kadar hissediyoruz. Yemyeşil doğası, zengin su kaynakları arasındaki topraklardan geçerken Sırbistan bayraklarını yanlış yazmadım Bosna Hersek'te Sırbistan bayraklarını görüyoruz. Yugoslavya'nın dağılmasından sonra 1992'de Bosna Hersek de bağımsızlığını ilan edince topraklarındaki Sırplar ve Hırvatlar yeni devleti kabul etmeyerek silahlı mücadele başlatıyor. Bundan önce özellikle Boşnaklar birlikte yaşamanın artık vazgeçilmez olduğuna, artık toplumlar arasında çatışmalar olmayacağına o kadar inanmışlar ki eskilerin gençlere yaptıkları telkinleri Boşnak gençler artık düşmanlıklar eskide kaldı bizler Sırplar ve Hırvatlarla iç içe yaşarız, evleniriz, aynı topraklarda yaşayan insanlarız diyerek kendilerini savunmaya yönelik hiçbir şey yapmamışlar. Ama Sırplar ve Hırvatlar yıllarca alttan alttan kendilerini o günlere hazırlamışlar. 1993 yılında Sırp liderler artık Osmanlı'dan intikam almanın zamanı geldi, diyerek soykırımı başlatmışlar Katliamlardaki şehitlerin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen hâlâ naaşlarına ulaşılamayanlar var. Toplu mezarların bulunamaması için çok uğraşmışlar ama Mavi Kelebekler sayesinde bulunmuş. Ama şunu burada bir kez daha öğreniyorum ki Sırpların katliamları kısmen biliniyormuş ama Hırvatlar daha büyük katliamlar yapmalarına rağmen Katolik oldukları için egemen güçler tarafından yaptıkları hep sümen altı edilip gizlenmeye çalışılmış. Özellikle camiye topladıkları Müslümanları yakarak yaptıkları katliam asla unutulmayacaktır. Mostar'a girdiğimizde ise daha çok Hırvat şehri gibi hissediyoruz.

 

6. Gün

 

Güne erken başlayıp önce Türk Poçitel Köyüne gidiyoruz. Yol boyunca üzüm bağları bize eşlik ediyor. Osmanlı Poçitel Kalesi'ni alınca kalenin altına hemen bir Türk İslam köyü inşa ediyor. Poçitel köyü o zamandan bu zamana gelmiş en eski köylerden ama 1992-1995 Bosna Savaşı zamanında yakılmış ama tekrar ayağa kalkmış ve gelen turistler ile de değer kazanmış. Gezerken klâsik bir çay ocağı ismi karşımıza çıkıyor Adem'in Yeri. Öğreniyoruz ki Adem kardeşimiz bir mücahitmiş. Bosna Savaşı'nda bir kolunu kaybetmiş. Kale ve camiyi gördükten sonra Blagaj Alperenler Tekkesi'ne doğru yola çıkıyoruz.

 

 

Doğanın güzelliği ve maneviyat bir arada. Müthiş bir doğa var burada. Berrak gibi sulara kaynak oluşturan bir dağın hemen altında eşsiz bir mağara ve yanı başında Alperenler Tekkesi. Alperenler fetihlerden önce bu tekkelere gelip önce halkın gönüllülerini fetheder, onların ardından fetih için ordu gelirmiş. Bu tekke Osmanlı'nın hâkimiyeti ile kurulmuş ve restore edilerek günümüze kadar ulaşmış.

 

Bosna Savaşı'nın simgesi Mostar Köprüsü'nü karşımızda görünce bir heyecan geliyor bana. Bir an yıkılma anını gözümü önüne getiriyoruz. Aylarca saldırılara dayanan köprü bir Hırvat bombası ile tam ortadan yıkılıyor. Bu arada özellikle şehrin dış mahallelerinde ırmağın bir tarafında Hırvatlar, diğer tarafın yüksek kesimlerde Sırplar ortada da Boşnak kardeşlerimiz yaşıyor. Yani iki ateş arasında kalmış bir millet. Silahsız Boşnak halkı tam bir katliama uğruyor. O dönemde gelen yardımlar Boşnak için çok kıymetli ve hâlâ unutmamışlar. Olayı bilmiyorum ama 20 Türk gencinden bahsediyorlar buraya gelip savaşan. Boşnaklar bir süre sonra gelen yardımlarla aldıkları silahlar sayesinde önce kendilerini korumayı sonra da karşı saldırıya geçmeyi başarıyor. Kaybettikleri yerleri tek tek geri almaya başlıyorlar. İşte tam da bu anda devreye ABD ve AB giriyor. Üç yıl boyunca safa yatanlar Müslümanlar savaşın seyrini değiştirmeye başlayınca dünya devletlerinin aklına barış geliyor. ABD üç milletin liderlerini toplayarak bir anlaşma imzalatıyor. Yapılan Dayton Anlaşması'ndan dolayı hâlâ bazı Boşnaklar Aliya'ya kızgınmış. Savaşın tam da lehlerine döndükleri bir süreçte anlaşma yaparak hata yaptığına inanıyorlar. Ancak başka çare bırakmamışlar, Bosna Hersek'i haritadan tamamen sileriz deyince mecbur kalmış. Bizce de bu anlaşmayı imzalamamak Boşnak halkı açısından daha büyük felaketlere neden olacaktı.

 

Şehirde hâlâ katliamın izlerini görebiliyoruz. Duvarlarında mermi ve bomba izi olan binalar az da olsa duruyor. Şehirde farklı farklı yerlerde şehitlikler var. İnsanlar artık bu şehre Avrupa'da tüm dünyada canlı canlı izlenen son yılların en büyük katliamından kalan acıya ortak olup ders çıkarmak ve kalanlara teselli vermek için değil de turizm amaçlı gelir olmuş. Ülkedeki üç milletin insanları bir mayın üstünde duruyor gibi. Pimi çekilmeye hazır bir bomba gibi bekliyor. Patlama kaçınılmaz görüntüsünde. Ama ilginç olan şu, halk birbirine karşı bir düşmanlık beslemiyor. Fakat siyasetçiler ortamı sürekli geriyor.

       Mostar sonrasında Saraybosna'ya yani Sarajevo'ya doğru yola koyuluyoruz. Yol boyunca Dinar Alpleri'nin muhteşem güzellikleri bize eşlik ediyor. Bu taraflara yolunuz düşerse mutlaka Kovaçeviç Restaurantı'nda durarak hayatınızda görebileceğiniz en güzel manzaralardan birini görmenizi öneririm. Bölgede yemyeşil bir görüntü ile akan Neretva Nehri ve Dinar Alpleri kartpostallık görüntüler eşliğinde Saraybosna’ya ulaşıyoruz. 

 

7. Gün

 

Güne Saraybosna'daki suların kaynağı olan Igman Dağı'nın eteklerindeki Vrelo Bosna gezisi ile başlıyoruz. Suları dağların altında çıkarken görmek, bu güzel yerlerde kartpostallık fotoğraflar çekmek için geçirdiğimiz zamanın ardından Bosna Savaşı'nın seyrini değiştiren tünellere geçiyoruz.

1993 yılında başlayan savaşta Sırplar, 1425 gün şehri havaalanı kısmı hariç her yerden ablukaya almış. Günlük ortalama 350-400 bomba düşüyormuş şehre. Tek çıkış noktası olan havaalanı ise BM kontrolündeymiş. Havaalanının hemen yanı başında ise çatışmazlık bölgesi yer alıyormuş. Halk bu bölgeye ulaşabilirse ihtiyaçlarını karşılayabilir hatta kendini savunmak için silaha bile sahip olabilirmiş. Ancak BM kuvvetleri bu süreçte Sırplara ve Hırvatlara havaalanını kullanma hakkı verirken Müslümanlara asla vermemiş. Aliya havaalanına geldiğinde Sırplar yakalamak istemiş ama halk canlı kalkan olarak onu kurtarmış. Bütün bunların sonucunda 4 ay 4 gün sürecek olan çalışmalar ile 800 metrelik havaalanının altından geçecek şekilde çatışmasızlık bölgesine ulaşan bir tünel inşaa etmişler. Tünel ziyaretimizde bizi Aliya'nın askerlerinden Gazi Harun HOCİÇ karşılıyor. Olayları ve tüneli birinci ağızdan dinliyoruz. Tünel yapılırken BM askerlerinin çevresinden geçip tünel çalışmalarını görmediklerini bize görüntüler ile izletiyor. Eğer BM askeri fark etseydi kesinlikle müdahale eder ve izin vermezdi, diyor. Gazi Hociç, Aliya ile yan yana geldiği anların fotoğraflarını gösterirken hâlâ gururlandığını hissettiriyor. Tünelin devreye girmesiyle kullandıkları bir süreçte karşılaştıkları on kadar Türk gencini gördüklerindeki mutluluktan ve kendileri için moral kaynağı olduğundan bahsediyor bizlere. Çünkü o âna kadar Müslümanların kendilerini unuttuklarına, kimsesiz ve yetim bırakıldıklarına, ölüme terk edildiklerine inanmışlar. Bosna'da yaklaşık 21 Türk genci savaşırken şehit düşmüş (Kaynaklarda farklı sayılar var.) Aslında o dönemde milyonlarca genç savaşa katılmak için bölgeye gelmek istiyor fakat devletler buna asla izin vermiyorlar. Gazi Hociç o günleri anlatırken hâlâ kaygılı. Bugün geçmişteki gibi bir hata yapmadıklarından ve artık daha hazırlıklı olduklarından bahsediyor. Gençlerin kız ve erkek fark etmeksizin silah kullanmayı öğrendiğini ve kendi silahlarını ürettiklerini söylüyor. Tünellerin bir kısmını açık tutarak gelenlerin ziyaret etmesine olanak sağlamışlar. Tünellerden sonra şehir merkezine doğru hareket ediyoruz. Saraybosna Şehitliği'ni ziyaret edeceğiz. Benim için en heyecanlı an geliyor. Yıllarca kitaplarını okuduğumuz, sözlerini ve videolarını paylaştığımız Aliya'yı ziyaret edeceğiz. Şehitliğin bir tarafında bölgeye fethe gelen şehitler diğer tarafında ise yeni şehitler yatıyor. Hepsinin farklı farklı hikâyeleri var ama Aliya ister istemez daha çok heyecanlandırıyor bizi. Önünde hilal şeklinde bir havuz ve yıldız şeklinde Aliya'nın Anıt Mezarı. Dualarımız ile şehitlikten ayrılıyoruz.

 

Şehitlikten yürüyerek Sarajova Meydanı'na doğru yürüyoruz. Meydanın tam ortasında Osmanlıdan kalan son şadırvanın etrafında toplanıyoruz. Burası insanların en klâsik buluşma noktası olarak kullanılan yermiş. Sarajova çarşılarını ve ecdât yadigârı camileri ziyaret ediyoruz. Hacı Hüsrev Paşa Cami'yi gezerken bu bölgede ne kadar büyük bir etki bıraktığını bugün bile saygıyla anılmasından anlayabiliyoruz. İkinci Dünya Savaşı'nda ölenlerin anısına yapılan Sönmeyen Ateş Anıtı ziyaret ediyoruz. Rehberimiz savaştan kalan izlerin silinmeye çalışıldığını ama bunun çok da iyi niyetle değil sanki böyle bir şey olmadı imajı vermek yani Sırp ve Hırvatlar tarafından yapılan zulümleri örtbas etmek için olduğunu söylüyor. Yer yer mermi izlerinin olduğu binaları, bombalanmış yerleri görüyoruz. Bunlardan biri de bombalanmış ve yanmış durumda günümüze kadar gelmiş bir huzurevi. Ama bize en ilginç gelen yer "Kan Çiçekleri" oldu. Çarşının çeşitli yerlerinde özel bir boya ile kırmızıya boyanmış yerler var. Bunların üzerine su döktüğünüzde kan rengine dönüşen bir görüntü ortaya çıkıyor. Bu yerler tespit edilirken savaş sırasında bombalanan yerler arasından seçilmiş. Soykırımın anlatıldığı müzeyi gezmeye katliam kanıtlarını görmeye yüreğimiz dayanamayacağı için cesaret edemiyoruz. 

 

. Sarajova Başçarşı'ya gidiyoruz. Şehirde mutlaka Bosna böreği ve Morihan'da Bosna kahvesi içmeyi unutmayınız. Buradan alabileceğiniz en güzel hediye Bosna kahvesi.

Artık çarşıdan çıkıyoruz. Ama havalimanına gitmeden önce son yıllarda ülkemizin yurt dışındaki en önemli temsilcilerinden olan Sarajova Maarif Okulunu da ziyaret ediyoruz. Buradaki ve Bosna'nın diğer şehirlerindeki okullar hakkında bilgi alıyoruz. Giderek okulun etkinliğini artıran ve şanlı bayrağımızı dalgalandırıp bu topraklarda bizi en güzel şekilde temsil eden bu okullarla gurur duyuyoruz. 

 

Ve artık ayrılık vakti. Veda demeyin diyor rehberimiz. Sizler bizlere bir kez veda ettiniz o günden beri kan ağlıyoruz. Yine görüşeceğiz İnşallah diyerek ayrılıyoruz ecdât yadigârı topraklardan yedi günün üzerine.

 

Tarık TORUN

 

 



Bu yazı 914 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
nöbetçi eczaneler
ÇOK OKUNAN HABERLER
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 21 18 0 3 54 22 57 +32
2 Fenerbahçe 21 16 2 3 55 22 51 +33
3 Samsunspor 21 12 5 4 34 23 40 +11
4 Eyüpspor 21 11 4 6 34 19 39 +15
5 Göztepe 21 10 7 4 40 27 34 +13
6 Başakşehir FK 21 9 7 5 39 30 32 +9
7 Beşiktaş 20 8 4 8 29 21 32 +8
8 Kasımpaşa 21 6 5 10 37 40 28 -3
9 Alanyaspor 21 7 7 7 25 28 28 -3
10 Çaykur Rizespor 21 8 10 3 24 34 27 -10
11 Trabzonspor 20 6 6 8 34 24 26 +10
12 Gaziantep FK 21 7 9 5 26 29 26 -3
13 Antalyaspor 21 7 10 4 25 41 25 -16
14 Konyaspor 21 6 9 6 27 33 24 -6
15 Sivasspor 21 6 10 5 26 35 23 -9
16 Kayserispor 20 3 9 8 19 39 17 -20
17 Bodrum FK 21 4 13 4 15 29 16 -14
18 Hatayspor 21 1 13 7 23 40 10 -17
19 Adana Demirspor 21 2 17 2 20 50 5 -30
Takım O G M B A Y P AV
1 Kocaelispor 22 14 5 3 35 20 45 +15
2 Fatih Karagümrük 22 11 5 6 38 22 39 +16
3 Erzurumspor FK 22 11 7 4 27 17 37 +10
4 Gençlerbirliği 22 10 6 6 25 19 36 +6
5 Çorum FK 22 9 5 8 29 20 35 +9
6 Bandırmaspor 22 9 6 7 29 27 34 +2
7 İstanbulspor 22 10 9 3 34 25 33 +9
8 Keçiörengücü 22 9 7 6 34 25 33 +9
9 Pendikspor 22 9 7 6 29 25 33 +4
10 Boluspor 22 9 8 5 31 27 32 +4
11 Ümraniyespor 22 9 8 5 32 30 32 +2
12 Amed SK 22 7 5 10 23 21 31 +2
13 Esenler Erokspor 22 8 8 6 28 27 30 +1
14 Manisa FK 22 9 10 3 28 30 30 -2
15 MKE Ankaragücü 22 9 10 3 28 23 30 +5
16 Şanlıurfaspor 22 8 10 4 27 29 28 -2
17 Sakaryaspor 22 6 7 9 27 31 27 -4
18 Iğdır FK 22 7 10 5 22 25 26 -3
19 Adanaspor 22 3 12 7 17 38 16 -21
20 Yeni Malatyaspor 22 0 22 0 10 72 21 -62
Takım O G M B A Y P AV
1 Sarıyer 20 15 0 5 48 10 50 +38
2 Batman Petrolspor 20 14 5 1 36 18 43 +18
3 GMG Kastamonuspor 20 12 2 6 36 16 42 +20
4 Altınordu 20 10 2 8 36 16 38 +20
5 Adana 1954 Futbol Kulübü 20 11 5 4 38 20 37 +18
6 İskenderunspor A.Ş. 20 8 4 8 28 17 32 +11
7 24Erzincanspor 20 8 4 8 29 21 32 +8
8 Beykoz Anadolu 20 9 7 4 28 25 31 +3
9 Fethiyespor 20 7 6 7 24 21 28 +3
10 Kırklarelispor 20 5 7 8 21 22 23 -1
11 İnegölspor 20 5 7 8 21 25 23 -4
12 1461 Trabzon FK 20 6 10 4 26 28 22 -2
13 Isparta 32 Spor 20 4 6 10 17 20 22 -3
14 Kepezspor FAŞ 20 5 10 5 22 29 20 -7
15 Karaköprü Belediyespor 20 3 10 7 21 34 16 -13
16 Sincan Belediye Ankaraspor 20 3 11 6 15 30 15 -15
17 Altay 20 4 14 2 16 46 11 -30
18 Hes İlaç Afyonspor 20 0 19 1 6 70 5 -64
Takım O G M B A Y P AV
1 Bursaspor 18 14 0 4 38 5 46 +33
2 Karşıyaka 18 10 3 5 29 16 35 +13
3 Belediye Kütahyaspor 18 10 4 4 31 18 34 +13
4 Düzcespor 18 9 3 6 26 15 33 +11
5 Anadolu Üniversitesi 18 8 5 5 24 13 29 +11
6 Muş Spor Kulübü 18 7 3 8 22 16 29 +6
7 Silifke Belediye Spor 18 7 5 6 32 23 27 +9
8 Bornova 1877 18 5 5 8 26 26 23 0
9 Kahramanmaraşspor 18 6 8 4 17 23 22 -6
10 Artvin Hopaspor 18 5 6 7 12 19 22 -7
11 23 Elazığ Futbol Kulübü 18 4 7 7 12 18 19 -6
12 Kırşehir Futbol SK 18 5 9 4 19 31 19 -12
13 Tokat Bld Plevnespor 18 3 8 7 11 19 16 -8
14 Bulvarspor 18 2 9 7 15 31 13 -16
15 Kuşadasıspor 18 4 13 1 14 31 13 -17
16 Ergene Velimeşe 18 2 13 3 7 31 9 -24
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 07/02/2025 Samsunspor vs Hatayspor
 08/02/2025 Kayserispor vs Konyaspor
 08/02/2025 Sivasspor vs Beşiktaş
 09/02/2025 Kasımpaşa vs Çaykur Rizespor
 09/02/2025 Alanyaspor vs Fenerbahçe
 09/02/2025 Antalyaspor vs Başakşehir FK
 09/02/2025 Galatasaray vs Adana Demirspor (H:1)
 10/02/2025 Bodrum FK vs Göztepe
 10/02/2025 Trabzonspor vs Eyüpspor
 10/02/2025 Trabzonspor - Eyüpspor Eyüpspor ligdeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Eyüpspor yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 07/02/2025 Gençlerbirliği vs Esenler Erokspor
 08/02/2025 Iğdır FK vs Pendikspor
 08/02/2025 Yeni Malatyaspor (H:1) vs Erzurumspor FK
 08/02/2025 Adanaspor vs Manisa FK
 08/02/2025 Sakaryaspor vs Çorum FK
 08/02/2025 Kocaelispor vs Amed SK
 09/02/2025 Bandırmaspor vs Şanlıurfaspor
 09/02/2025 Boluspor vs Keçiörengücü
 09/02/2025 İstanbulspor vs MKE Ankaragücü
 09/02/2025 Fatih Karagümrük vs Ümraniyespor
 12/02/2025 Keçiörengücü - Adanaspor Adanaspor ligdeki son 5 maçında hiç kazanamadı  Keçiörengücü yenilmez
 12/02/2025 Esenler Erokspor - Iğdır FK Iğdır FK ligdeki son 5 maçında hiç kazanamadı  Esenler Erokspor yenilmez
 12/02/2025 Amed SK - Bandırmaspor Bandırmaspor ligdeki son 7 maçında hiç kazanamadı  Amed SK yenilmez
 12/02/2025 Amed SK - Bandırmaspor Amed SK ligde evindeki son 7 maçında hiç kaybetmedi  Amed SK yenilmez
 13/02/2025 Pendikspor - Boluspor Pendikspor ligde evindeki son 8 maçında hiç kaybetmedi  Pendikspor yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 08/02/2025 Adana 01 Futbol Kulübü vs 24Erzincanspor
 08/02/2025 Altay vs Beykoz Anadolu
 08/02/2025 Altınordu vs Kırklarelispor
 08/02/2025 Batman Petrolspor vs Fethiyespor
 08/02/2025 İskenderunspor A.Ş. vs İnegölspor
 08/02/2025 Karaköprü Belediyespor vs GMG Kastamonuspor
 08/02/2025 Sarıyer vs Isparta 32 Spor
 08/02/2025 1461 Trabzon FK vs Sincan Belediye Ankaraspor
 12/02/2025 Batman Petrolspor vs İskenderunspor A.Ş.
 08/02/2025 Sarıyer - Isparta 32 Spor Sarıyer ligdeki son 20 maçında hiç kaybetmedi  Sarıyer yenilmez
 08/02/2025 1461 Trabzon FK - Sincan Belediye Ankaraspor Sincan Belediye Ankaraspor ligde deplasmandaki son 10 maçında hiç kazanamadı  1461 Trabzon FK yenilmez
 08/02/2025 Afyonspor Kulübü - Kepezspor FAŞ Afyonspor Kulübü ligdeki son 20 maçında hiç kazanamadı  Kepezspor FAŞ yenilmez
 12/02/2025 Batman Petrolspor - İskenderunspor A.Ş. Batman Petrolspor ligde evindeki son 9 maçında hiç kaybetmedi  Batman Petrolspor yenilmez
 12/02/2025 24Erzincanspor - Altınordu Altınordu ligdeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Altınordu yenilmez
 12/02/2025 Fethiyespor - Altay Fethiyespor ligde evindeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Fethiyespor yenilmez
 12/02/2025 Isparta 32 Spor - Afyonspor Kulübü Afyonspor Kulübü ligdeki son 20 maçında hiç kazanamadı  Isparta 32 Spor yenilmez
 12/02/2025 Kırklarelispor - Sarıyer Sarıyer ligdeki son 20 maçında hiç kaybetmedi  Sarıyer yenilmez
 12/02/2025 Beykoz Anadolu - Karaköprü Belediyespor Karaköprü Belediyespor ligdeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Karaköprü Belediyespor yenilmez
 12/02/2025 Sincan Belediye Ankaraspor - Adana 01 Futbol Kulübü Adana 01 Futbol Kulübü ligdeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Adana 01 Futbol Kulübü yenilmez
 12/02/2025 GMG Kastamonuspor - 1461 Trabzon FK GMG Kastamonuspor ligde evindeki son 11 maçında hiç kaybetmedi  GMG Kastamonuspor yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 09/02/2025 Anadolu Üniversitesi vs Belediye Kütahyaspor
 09/02/2025 Bornova 1877 vs Kuşadasıspor
 09/02/2025 Düzcespor vs 23 Elazığ Futbol Kulübü
 09/02/2025 Ergene Velimeşe vs Kırşehir Futbol SK
 09/02/2025 Kahramanmaraşspor vs Silifke Belediye Spor
 09/02/2025 Karşıyaka vs Artvin Hopaspor
 09/02/2025 Muş Spor Kulübü vs Bursaspor
 09/02/2025 Tokat Bld Plevnespor vs Bulvarspor
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HAVA DURUMU
HABER ARA
YUKARI