Gerçekten Türkiye’de neler oluyor? İnsanın, ‘Bayram değil, seyran değil eniştem neden..?’ diyeceği geliyor?
Behçeli, kimsenin düşünemeyeceği bir adım attı, DEM partiye giderek tokalaştı ve beden diliyle ‘uzlaşmaya hazırız’ mesajını verdi. Arkasından Türkiye’yi şoke eden açıklamasını yaptı: ‘Apo gelsin, TBMM’de konuşsun’ dedi, ardından ‘Kürt sorunu yoktur’ dedi. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahçeli’yi bu çıkışından sonra tebrik etti ve arkasında durdu.
Her iki partinin gündemini ‘Kürtlerin ne kadar değerli bir millet olduğu’ oluşturdu. ‘Tarihsel kardeşlik, birlik, beraberlik’ nutukları havada uçuştu.
Siyaset kaygan bir zemindir. Her an her şey değişebilir ve Türkiye’de buna kimse şaşırmaz. Ancak Bahçeli’nin bu açıklamalarına sanırım herkes şaşırdı.
Düne kadar hem Bahçeli hem Cumhurbaşkanı DEM’lilere ‘PKK’nın siyasî uzantısı, terörist, vatan haini’ gibi söylemediklerini bırakmazlarken bugün tam aksini söylemelerine anlam vermek güçtür. En hafif tabirle Apo’ya ‘Bebek katili!’ deyip ömür boyu hapse mahkûm ederlerken, hapishane hücrelerinde tecride tabi tutarlarken bugün ne değiştiyse Apo’yu, devletin en ‘kutsal’ mekânı olan TBMM’de konuşma yapmaya davet ediyorlar?
PKK’yı bir kenara bırakıyoruz. Çıktığı ve özellikle Kürt halkının başına musallat olduğu günden beri Kürt halkının kahır ekseriyeti PKK’ya tavır koymuş ve karşı çıkmıştır. PKK bir terör örgütü ise Apo bu terör örgütün hem kurucusu hem başı ve lideri değil midir ki TBMM’de konuşma yapmaya davet ediliyor? Bu nasıl bir çelişki? ‘Örgütü terörist ilan edeceksin, her gün savaş uçaklarıyla bombalayacaksın, her gün inlerine girip köklerini kazıyacaksın’ ancak ‘terörist örgütün bebek katili lideri’ni ‘kutsal Meclis’in çatısı altında konuşmaya davet edeceksin? Birileri ‘bu ne turşu, bu ne lahana?’ demez mi?
Gerçekten ‘Kürt sorunu’ yok mudur? Yoksa iktidar cephesinin bu ‘cüretkâr’ çıkışlarının nedeni nedir? Madem sorun yoktur, umulmadık çıkışlar yapıp olmayan bir sorunu seksen beş milyonun gündemine sokmanın anlamı da yoktur. Anlamı varsa sorun da var demektir. Hangisine inanalım?
Gerçekten neler oluyor?
Anlamak için Cumhurbaşkanı’nın ‘müjdeler’ini beklemek gerekir. İnşaallah bu müjdeler yüreklerimize su serper ve ‘Kürt sorunu’nu ülkemizin gündeminden ebediyyen çıkarır, maziye gömer ve ‘Kürt-Türk kardeşlik ve birliği’ni maziye dayanan sağlam köklerine dayandırarak istikbalin umut dolu kapılarını açar.
İnsanın aklına şu da geliyor: Türkiye ciddi ekonomik sorunlar yaşıyor. Enflasyon düşürülemedi. Zamlar peş peşe gelerek halkı geçim sıkıntısıyla boğmaya devam ediyor. Kış geldi ve vatandaş doğal gaz ücretini nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyor. Vatandaşın mahkûm edildiği olmazsa olmaz hale getirilen Türk Telekom’a bir aylık abonelik ücreti beş yüz Tl.’ye dayandı. Elektrik, su, mutfak doğalgazı, cep telefonları faturaları.. 12 000 Tl. maaş alan bir vatandaş bunları bile ödemekte zorlanıyor. Bir de kiracı ise ve bir-iki çocuğu okuyorsa.
Bu raddeye ulaşmayan bu sıkıntılar sebebiyle son seçimde Cumhur İttifakı adeta hezimete uğradı. Cumhur İttifakı önümüzdeki seçim tünelinin ucunda başarı ışığını göremeyince, son bir umutla, şimdiye kadar şiddetle karşı çıktığı ‘yabancı’ bir kulvara girerek Kürtlerin oyu ile iktidarını sürdürmek mi istiyor?
Başka umulmadık bir planı yoksa..
Ben bile bu halkı tanıyorken iktidar tanımaz mı?
Cumhur İttifakı, iktidarını ve bu ülkeye mutlak hakimiyetini sürdürmek için ne gerekiyorsa yapmalıdır. Hiç endişe etmesin. Beyninden düşünce ve analizin boşaltıldığı bu halktan hiçbir tepki gelmez.
Apo’yu TBMM’de konuşturmalı, sonra özgürlüğü verilmeli, sonra milletvekili yapılmalıdır. Cumhurbaşkanı adayı olursa tereddütsüz oyum onundur.
Bekleyelim ve görelim.Tüm ifadel