Merhum Erbakan ile ilgili şubat ayında yazmayı düşündüğüm bu yazıyı gecikmeli de olsa yayınlamayı nasip eden Rabbime şükürler olsun. Bu vesileyle tüm şehitlerimize ve Erbakan Hocama bir kez daha sonsuz rahmetler diliyorum. Rabbim cennetlerinde buluştursun inşaAllah.

İnsanları kendine kul, köle addeden ve bunun için çalışan siyonizmin bugün insanlığı nasıl bir kan, kaos ve gözyaşlarına gömdüğünün canlı tanıklarıyız. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Siyonist işgalci İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamı tüm dünya bir kez daha gördü ve ne yazık ki zulüm tüm şiddetiyle devam ediyor. Kapitalizmin acımasız çarkları arasında insanları nasıl ezdiğini; başka bir deyişle insanlar, akıl almaz entrikalarla nasıl ezildiklerinin bile farkında değiller. Ekonomi dünyasından siyaset alemine, medyadan bilişim, iletişim ve internet dünyasına kadar başrol ve yönetici konumundaki Siyonizm uşakları da bu zulüm çarkını daha seri döndürmenin peşindeler. Hemen tüm köşebaşlarını işgal eden bu güdümlü insanların, insanları sürüklediği uçurumdan kurtulması için inananlara büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor.

Kitleler bu uyutulmuşluğun farkında olmasalar bile, ne yazık ki durum çok vahim boyutlarda seyrediyor. Her yeni gün tezgahlanan yeni yeni oyunlarla kurulan tuzaklar, deyim yerindeyse insanlığı yutmaya devam ediyor.

Siyasetten sanata, bilişim ve iletişimden medya alanına; kısacası el attığınız her taşın altından çıkan siyonizmin kuzu postuna bürünmüş bu canavar maskesini düşürmek kolay değildir. Sadece gayr-i Müslimler değil, halkı Müslüman olan ülke yöneticilerinin de büyük çoğunluğu ne yazık ki bu çarkın dönmesindeki en büyük figüranlarını oluşturuyor. Hatta zaman zaman siyonizmin gerçek temsilcilerinin yaptıkları, bu sözüm ona Müslüman yöneticilerinin yaptıklarının yanında masum kalıyor.

Şubat 2011 de halk hareketiyle alaşağı edilen son Mısır Firavunu nâMübarek, İsrail’den beter şekilde Filistin ve Gazze’ye zulmeden Siyonizm simsarlarından biriydi. Mursi’yi devirip yerine geşen Sisi melunu zaten aleni bir Siyonist uşağı ve yıllardır Mısır halkına zulüm etmeye devam etmektedir. Son olarak Esed’i Suriye’de bitiren. Baas rejimine son veren Şa’ra’nın da ne yapacağı belli değil. İnşallah Esed’i aratmaz ama içimiz hiç rahat değil. Saddam da uşaklığının cezasını hem kendi ve ailesi çekti, hem de kendi halkı hâlâ çekmeye devam etmektedir. Yemen, Suudi, Bahreyn, Cezayir, Suriye, Ürdün. Her birinin başında diktalık eden bir firavun var. Danışıklı dövüşlerle birine Kuveyt’i işgal ettirir, öbürüne askerini konuşlandırır. Bir Müslüman çıkıp gerçeği haykırdı mıydı da, anında en katı şekilde müdahalelerle bertaraf edilir. Yeter ki halk uyanmasın. Yeter ki siyonizmin yıldızını besleyecek olan kan kesilmesin.

Al birini vur ötekine.

Halbuki Rabbimiz daha asırlar öncesinden Müslümanları uyararak ehl-i salibin ne korkunç bir yıkımcı olduklarını açık bir şekilde beyan etmişti.

“O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.” Bakara:2/205

Siyonizmin ana gayesini Rabbimiz bu şekilde özetliyor. “Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekin ve nesli yok etmek..”

İşte Erbakan faktörü burada kendini gösteriyor. Kanaatimce Muhterem Hocamın en dikkate alınması geren yönlerinin başında bu duyarlılık gelmektedir.

Hocamız, insanların nasıl tezgahlara getirildiğini ap-açık ortaya serendir. Bütün dikkatleri bu yöne çekendir.

Muhterem Merhum Erbakan Hoca’nın önemli ve öne çıkan en önemli özelliği işte buydu. Siyonizmin oyunlarını, hilelerini deşifre temek. Dönen sömürü ve zulüm çarklarına çomak sokmak. Tek başına meydanlara çıkarak, “Durun kalabalıklar.. Bu cadde çıkmaz sokak..” diyerek, haykırarak insanların dikkatini buraya çekmeye çalışmak.

Hemen her konuşmasında bu gerçeklere vurgu yapan Erbakan Merhum, bu büyük tehlikenin farkındaydı. İnsanların da farkına varması için çırpınıyordu.

Peki başarılı oldu mu? Henüz değil ama olacak inşaAllah.

Vay sen misin tekerimize çomak sokan dediler ve her zamanki taktiklerini uygulamaya koydular. Önce ciddiye almadılar. Sonra alaya aldılar. Takkeli, takunyalı, tesbihli diye ti’ye aldılar. Ama Hoca bu. Yılmadı, pes etmedi, takmadı, arkasına dönüp bakmadı. Bir adım daha yürüdü. Bir deniz yıldızını daha kurtarmanın peşindeydi. “Bir insanı kurtarmak, bütün insanları kurtarmak” idealiyle yanıp tutuştu. Bakara 205. ayette geçen hakikatleri bir kişiye daha duyurabilmenin heyecanıyla haykırmaya devam etti. “Çekil yolumuzdan, bırakmayız, asarız, keseriz “ diyenlere inat o  her seferinde “Hadi ordan, hadi ordan!” demeye devam etti.

Dünya Müslümanlarının ileri gelenleriyle, liderleriyle, kanaat önderleriyle hep bu derdini paylaştı. Onlara yol gösterdi, örnek oldu, önder oldu.

Yasakladılar, cezaevine attılar, partisini kapattılar.  İktidardan alaşağı ettiler. Ama O siyaseti cihad niyetiyle yapmaya devam etti son nefesine kadar. Allah ve Rasulünün aşkıyla bir adım daha öne geçti..  “İnsan hangi yolda yaşarsa o yolda ölür ve öldüğü yol üzere de dirilir.” gerçeğiyle Rabbiyle buluştu.

Muhterem Erbakan’ın en önemli misyonu işte Müslümanların dikkatini bu noktaya çekmeye çalışmaktı. Ne çektiyse de zaten bu yaklaşımından dolayı çekti. Ama O ne pahasına olursa olsun bir filiz ekti, bir mum yaktı, siyonizmin duvarından bir çakıl taşı kopardı. Gücünü daima Hak’tan aldı, sırtını Allah’a dayadı. Çirkefliklere, perde arkasındaki suflörlere dikkat çekti. Sahnelenen oyunlarını senaristlerini deşifre etti.

Toplumun büyük çoğunluğu Erbakan’ı sadece siyasi bir lider olarak tanıdı. Fakat O, sadece siyaset arenasında değil her alanda eserler bıraktı. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” düsturuyla hareket ederek ekonomi, bilim, medya, vakıf, dernek ve diğer tüm sosyal faaliyet alanlarında nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda yol işaretleri belirledi.

Ve en önemlisi daima madalyonun öbür tarafını görmemizi sağlayacak önemli deliller ve ipuçları verdi elimize. Yahudi ve Siyonizm entrikalarının boşa çıkarılması için gerekli şuuru vermeğe çalıştı.

Şimdi beni mahzun eden, dünya çapında sürekli siyonizmin kirli oyunlarına, tahribatlarına dikkat çekecek bir müslümanın tekrar ve ne zaman korkmadan sahne alacağıdır. Elbette bu görev Millî Görüş misyonunu üstlenen ağabeylerimize, kardeşlerimize düşüyor. Muhterem Hocamın göndere çektiği bu bayrağı dalgalandırmak başta Milli Görüş mensupları olmak üzere tüm Müslümanların; hatta yüreğinde insanlık sevgisi taşıyan herkesindir.

Bu fani dünyada hoş bir sadâ bırakarak Rabbi Rahim’e ulaştı.

Sana selamlar, sana sevgiler.   22.03.2023

Nursi ÜNALAN

e-mail: nursiunalan@hotmail.com